Yapılan araştırmalara göre Türkiye halkı günde altı saatini televizyona, üç saatini ise internete ayırırken, kitap okumaya yılda sadece altı saat ayırıyor. AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de yüzde 0,01. Türkiye’de okuma alışkanlığı yok denecek kadar az. UNESCO dünyadaki okuma alışkanlıkları raporuna göre Türkiye, kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada; Gambiya, Fildişi Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleriyle aynı kategoride yer alıyor. Bu durumdan hareketle kitap okuma alışkanlığı kazanma konusunda doğru kitaplardan başlamasının önemli etkisi olduğunu düşünerek bir okuma listesi oluşturduk;
1- Yabancı / Albert Camus
20. yüzyılın ses getirmiş ve Nobel ödüllü yazarlarından olan Camus’ün en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan “Yabancı”, aynı zamanda en gizemli yapıtı. Yazar etkileyici anlatımıyla bu her şeye kayıtsız kalan adam – yani Meursault – ile aramızdaki perdeleri kaldırıyor. Düşünmemek ile bilinçlenmek arasındaki farkı trajik bir olay örgüsüyle veriyor.
2- Fareler ve İnsanlar / John Steinbeck
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında.
3- Martı Jonathan Livingston / Richard Bach
Yayınlandığı günden bu yana en çok satanlar listesinde olan Martı Jonathan Livinston’un bu tadımlık öyküsü, –zira kitap 152 sayfa olsa dahi içindeki çizimlerle 60 sayfa civarına iniyor- insanı ideallerinin peşinden koşmaya itiyor. İçindeki nükteler yaşama karşı pozitif bakmanızı sağlıyor, kendinize güvenmenizi öğütlüyor. Güzel çizimlere de sahip, küçükten büyüğe her yaşa hitap eden bir kitap.
4-Hayvan Çiftliği / George Orwell
George Orwell’in Hayvan Çiftliği, çağdaş klasikler arasına girmiş ünlü eseridir. Babasının işi gereği İngiltere’nin çeşitli sömürgelerinde bulunmuş ve görev almıştır. Burada kazandığı tecrübelerle, totaliter sistemlere dair çarpıklıkları eserlerinde dile getiren yazar, Hayvan Çiftliği’nde de masalsı bir dille baskı ve eziyet altında olan çiftlik hayvanları, yaptıkları devrim sonrasında gelenin gideni aratmasıyla büyük bir trajedinin ortasında kalmasını anlatıyor.
5-Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali
Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına(?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
6- Kırmızı Pazartesi / Gabriel García Márquez
Kitabın insanı kendine bu kadar bağlaması da, hikayenin gerçek hayatta yaşanmış bir cinayeti ele alıyor olması. Yazar ilk cümlesinde kitabın başkahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceğini söylüyor. Yazar eserinde, tüm kasabanın bu cinayete göz yumuşunu işlerken “bana dokunmayan bin yaşasın” düşüncesini etkili bir biçimde yeriyor.
7-Zamanımızın Bir Kahramanı / Mihail Lermontov
Henüz yirmi yedi yaşındayken bir düelloda yaşamını yitiren Lermontov’un tek romanı Zamanımızın Bir Kahramanı, bugün dünya edebiyatının başyapıtları arasında. 19. yüzyıl Rus edebiyatının en büyük şairlerinden Lermontov’un bu romanda yarattığı Peçorin karakteri ise, yalnızca o günlerde değil, günümüzde de edebiyat dünyasının en çok tartışılan karakterlerinden. Döneminin toplumsal yaşamının eleştirel bir tablosunu çizen bir roman.
8- Kör Baykuş / Sâdık Hidâyet
Andre Breton’un ise “Başyapıt diye bir şey varsa o da budur” sözleriyle nitelediği bu kült romanı , Sâdık Hidâyet eski İran tarihinin metinlerini aslından okuyabilmek için Pehlevice öğrenmeye gittiği Hindistan`ın Bombay kentinde 1937 yılında basılmıştır. “Kör Baykuş`un eylemi, olayları, zaman ve mekân dışında kalır. Olayları bölüşenler tipik kimselerdir, daha doğrusu bir tipin değişik kişilerdeki varyasyonlarıdır, bu kişiler mitik bir psikoloji kanunlarına göre birbirlerine dönüşürler. Baba, amca, arabacı, mezarcı, ihtiyar hurdacı ve nihayet romanın “kahraman”ı, aslında tek bir kişidir.