Kitaplar, okunmak ve dünyayı daha iyi anlamak içindir. Peki kitap nasıl okunur? Daha iyi bir okur olmak ve okuduğumuz kitaplardan daha iyi faydalanabilmek için bu soruyu cevaplamaya çalışayım.
Edebiyat
Roman, öykü, şiir edebiyatın birbirinden etkilenen ve birbirini etkileyen üç koludur. Okumayı öğrenmeye başladığımız ilk okul günlerinde karşılaştığımız ilk metinler genellikle çocuklar için yazılmış öyküler, şiirler veya romanlar olur. Ancak yaşımız büyüdükçe daha uzun ve derin edebiyat eserleriyle karşılaşırız. Çoğumuz orta okul ve lisede edebiyat dersi için hazırladığımız ödevler için roman analizleri yapmışızdır. Okuduklarımızın uzun yıllar aklımızda kalması için en faydalı yöntemlerden biri romanların özetlerini çıkarmaktır. Romanın yazarı ve romanın yazıldığı dönem hakkında kısa bir araştırma yapmak, özellikle dönem romanlarının anlaşılmasını kolaylaştırır. Romanın kişilerini, olay örgüsünü, özetini çıkarmak romanın daha iyi anlaşılmasının yanı sıra aynı dönemde yazılmış romanların karşılaştırılmasını da sağlar.
Peki bunlar gerçek hayatta ne işimize yarayacak?
İlk ve orta öğretimin zorunluluğunda keyif almadan hazırlanan edebiyat ödevleri aslında kitap okumayı öğrenmenin ilk basamağını oluşturur. Müfredatın dışında özgürce yapılan okumalar, bizi doğal olarak belli bir türe, döneme veya akıma yaklaştıracaktır. Örneğin okul döneminde en çok Jules Verne’i sevdiniz ve belki bir tavsiye, belki el yordamıyla “Yüzüklerin Efendisi” ile yollarımız kesişti. Çoğu Yüzüklerin Efendisi sever gibi, kitabı alıp bir çırpıda, elinizden düşürmeden okuyup, bitirdiniz. Bazı bölümlerin altını çizdiniz ve kitabı bitirdikten sonra “Çok güzel bir kitaptı” diyerek, rafa kaldırdınız. Böylece karakterlerin özelliklerini, birbirleriyle bağlarını ve çatışmalarını, olay örgüsünü, içindeki simgeselliği kitabın rafa kalkmasıyla birlikte bir kaç hafta içinde unuttunuz. Bunları tekrar hatırlamak için ise kitaba tekrar dönmek ve tekrar okumak gerekecektir.
Roman okurken veya bitirdikten sonra romanın analizi hakkında notlar almak, kitabın içeriği ve ana fikri hakkında unutulması güç bir kaynak sağlayacaktır.
Gerçek hayatta edebiyat eleştirmeni veya edebiyat öğretmeni değilseniz, elbette yaptığınız bu analiz pek bir işinize yaramayacaktır. Bu noktada, Ali Nesin’in matematik ve felsefe hayatta ne işimize yarar sorusunun cevabını kopyalayıp yapıştırıyorum, “Hiçbir işimize yaramayacak, bu yüzden her işimize yarayacak”. Özellikle edebiyat klasiklerini inceleyerek okumak, hayata bakış açımızı genişletir. Dünyanın farklı yerlerinde, farklı zamanlarda geçen hikayeler hayatımıza kılavuzluk edebilirler. En gerçeküstü roman dahi, gerçek bir yazarın zihninin ürünü olduğu için, bizi uyarır. Anlatılanlar ile kendi hayatımız veya çevremiz hakkında benzerlikler bulmaya çalışırız. Kendimizi de daha iyi tanır ve anlarız. Bu yüzden, hiçbir işe yaramazken, herşeye yarar.
Deneme, Eleştiri, Makale
Deneme, eleştiri, makale türünde yazılar daha ziyade fikir yazılardır. Özellikle akademik makaleler, bilgi içeren ve çoğunlukla uzmanlara hitap eden yazılardır. Bilgi sahibi olarak, fikir sahibi olabilmek de halı, kilim, paspas kenarına overlok çektirmek kadar kolay aslında. Üstelik 7 yaşından beri okuyabiliyorsak. Gerek internette bulunabilecek akademik dergiler sayesinde, gerek satın alma veya kütüphaneden ödünç alma yolu ile basılı kaynaklara ulaşarak, bilgi ve fikir içeren yayınlardan faydalanabilmek mümkün. Aklımıza takılan konu sağlik, toplum, ekonomi gibi geniş konularsa ilk başta aklımıza takılan soru ve sorulara kolaylıkla cevap bulamayacağız. Çünkü kavramlar ve terimler ile düşünmek zaman alacaktır. Anadilimiz günlük düzenimizde hayatımızı idame ettirmemizi sağlıyor, ancak bilimin de bir dili var ve bu dil kavramlarla örülmüş durumda. Özellikle soyut kavramların idrak edilmesi zaman alacaktır. Özellikle sosyal bilimler hakkında yüksek lisans yapanlar, tezlerini bitirdikten belli bir süre sonra yazdıklarının ne olduğunu anlar. Şekerli çay içmek için, şekerin erimesini beklemek gerekir. Kavramsal metinleri de idrak edebilmek için zamana ihtiyaç vardır. Tabi Einstein iseniz, o başka.
Eleştiri, özellikle kültür-sanat konuları ve hakkında bize bilgi ve değer ölçüsü sunabilmesi açısından faydalı oluyor. Sevdiğimiz bir filmi neden sevdigimizi veya sıkıldığımız bir tiyatro oyunundan neden sıkıldığımızı bize anlatabiliyor.
Araştirma-İnceleme ve Popüler Bilim
Gerek lise döneminden gerek 20’li yaşlardan itibaren olsun, belli bir konuya yönelik kitaplar okumak, değişik bir çok konuda üstün körü bilgi sahibi olmak yerine belli bir konuda derinleşebilmeyi sağlar.
Bir arastirma-inceleme veya popüler bilim kitabının güvenilir bilgiler içerip içermediğine dikkat etmek gerekir. Bilim, araştırma gibi serileri olan yayınevleri ve bu dizilerin editörleri güvenilir kaynakları ayırt etmek için kıstastır. Tabi kitabın yazarının, konunun uzmanı olması da gözönünde bulundurulmalıdır. Belki, yazarın konunun uzmanı olması yeterli değil mi, niye yayınevi ve editöre dikkat etmemiz gerekiyor, diye aklınıza takılmıştır. Şimdi burada akademik geçmişi ile ortaya koyduğu çalışma arasında paralellik olmayan bir yazar çizelim, bu yazar kafasına taktığı konu hakkında haftada ben diyeyim 3000 siz deyin 5000 sayfa okuyor olsun. Yetmesin, deneysel olarak merak ettiği konu hakkında çalışma yapmış olsun. Bu ortaya koyulan çalışmanın değersiz olduğu anlamına gelmez, ama çalışmanın ne derecede önemli olduğunu konuyla ilgili editör daha iyi anlar.
Ayrıca edebi bir metin baştan başlanarak okunur, ancak bilimsel metinler giriş, gelişme, sonuç kısımlarının akıcılığına sahip olsalar da, bu sırayla ve tek seferde okunmak zorunda değillerdir. Giriş ve sonucu okuyup, ara bölümleri en son okumak mümkündür. Ara bölümü okuyup, başa ve sona dönmek de mümkündür.Bir kitabı kapağına göre yargılamamak için, içindekileri ve genel konu başlıklarını inceleyip giriş bölümünü okumak, genel olarak araştırma inceleme kitaplarini alıp almamaya karar verirken bize yol gösterebilir.
Tabi okumanın ruh ikizi olan, “yazma”yı atlamamak gerek. Altını çizmek yetmez, kendi dimağımızdan geçenleri de not almak gerek ki, bir sonraki kitap için altlık olsun.
Hangi kitap, nasıl okunur diye genel bir çerçeve çizmeye çalıştım. Kitaplar aklın besini ve bu besini tanımaya çalışıyorum. Sizin de kendi kitap ve okuma maceranızda kendi besininizi bulmanız dileğiyle.
Ayşe Özbek