Walden Gölü ve Modern Dünya İçin Transandantal Doğa başta olmak üzere kaleme aldığı metinlerle ormanda yaşama deneyimini aktaran Henry David Thoreau ile yakın geçmişte gösterime giren internet dizisinin hatırlattığı ve sanayi devrimini eleştirdiği Manifesto’suyla ünlenen bombacı Ted Kaczynski, münzeviliğe dair en bilinen metinleri yazdı. Michael Finkel’in deyişiyle “son hakiki münzevi” Christopher Knight ise az önce adı geçenler de dâhil olmak üzere münzeviliği açık edenleri eleştiriyor.
Yirmi yaşında evden kaçarak ormana yerleşen, yirmi yedi yıl boyunca yalnızca tek kelime eden (“selam” diyen), ihtiyaçlarını hırsızlık yaparak karşılayan ve sonunda tutuklanan Knight’ın hayat hikâyesini Ormandaki Yabancı adıyla kitaplaştıran Finkel, yalnızlık ve toplumsal yaşam ikilemine dair önemli bir örnek getiriyor önümüze.
“KUZEY GÖLÜ MÜNZEVİSİ”
Finkel, hapishanede haftalarca ziyaret ederek kitap için izin kopardığı Knight’la beraber, mallarını çaldığı ya da ona ikramda bulunan Maine’in yerlileriyle de mülakatlar gerçekleştirmiş. Korkuları yüzünden onunla ilgili paranoya geliştirenlerin yanı sıra kendisine saygı duyanları umursamayan ve sadece kaybolmak isteyen Knight, bu arzusunu 1986’da gerçekleştirmiş.
Vergiden, faturalardan, zamandan, mecburiyetlerden ve çeklerden muaf olarak ormanda yaşayan Knight’ın yakalandıktan sonra Finkel’e anlattıkları, modern zamana ilişkin âdeta ekolojik bir eleştiri gibi. Acıktıkça mutfaklara, pantolonu veya kemeri kullanılamaz hâle gelince gardıroplara dadanan Knight’ın ya da resmî kayıtlardaki ifadeyle “Kuzey Gölü Münzevisi”nin tecrübelerini aktarıyor Finkel.
Maine ahalisi, kâh “münzevi geçirmez” dediği alarm sistemleri takarak kâh hiç âdeti olmamasına rağmen kapısını kilitleyerek birtakım önlemler alarak güvensizlik toplumunu iliklerine kadar hissediyor uzun süre. Hırsızlık ve soygun suçlamasıyla yakalanıp hapse atılana dek hakkında epey dedikodu üretilen Knight, mahkûm olduktan sonra bir de efsanelerle uğraşıyor. Bu da yetmezmiş gibi hapishaneye para gönderenler, hasar gören kulübeleri ücretsiz tamir etmek isteyenler, hayatını yazmak için ondan izin dilenenler, kefaretini ödemeye yeltenenler ve şarkı besteleyenler çıkıyor ortaya. Kısacası bir histeri söz konusu. Finkel, bu dönemde Knight’ın suskunluğunu koruduğunu ve kendisine iletilen bütün istekleri geri çevirdiğini not ediyor.
“KENDİSİNİN YARGICI”
Finkel; sessizliğinin uyumsuz ve erişilmez kıldığı Knight’ın ele geçirilişini, “dev bir mürekkep balığının avlanmasının insan karşılığı” diye nitelerken yakalanışıyla en büyük keyfi ve savunma hattı olan sükûneti yitiriyor.
Knight, duygularını mengeneye alan, “tımarhane” ve “karanlık çökmeyen yer” dediği hapishanede insan yüzüne alışkın olmayışından, başkalarıyla temastan hoşlanmamasından, ormanda bulduğu huzurdan ve kaosun yanı başında korunaklı bölgenin kendisi için yarattığı güvenden bahsediyor Finkel’e.
Finkel, “mahremiyet takıntılı” bir aileden geldiğini söyleyen Knight’ın, senelerce ormanda yalnız yaşamasının altında bu genetik faktörün yattığını düşünüyor. Knight, yola koyulurken herhangi bir planı bulunmadığını, ormana gidişinin tam bir muammadan ibaret olduğunu söylüyor.
Ormandayken “sessiz eylem”e girişip düşünerek ve doğayı seyrederek “vakit harcayan”, dinginliğin yardımıyla “kendisinin yargıcına dönüşen” Knight; “doğanın sessizliğinde geçirilen zaman bizi daha akıllı yapar” derken böyle sıra dışı bir yaşam sürdüğü için “deli” olarak yaftalanmaktan hoşlanmıyor.
Doğanın kollarında mükemmel bir var oluş ve yok oluş tasarlayan Knight’ın bu arzusu sonuca ulaşmıyor elbette. Finkel ise kaleme aldığı hayat hikâyesiyle Knight’ın yaşamına bir parça anlam kattığını ve onu gerçek manada yok oluştan kurtardığını düşünüp ormandaki yirmi yedi yılın yorumunu okura bırakıyor.
Ormandaki Yabancı / Michael Finkel / Çeviren: Devrim Kılıçer / Heretik Yayınları / 232 s.