Her bir yanı ağrıyordu. Sesi kısılmıştı ve sanki bir enkaz gibiydi.
İçindeki yaşam enerjisi ondan söküp alınmış, küçük kırıntılarla yetinmek zorundaydı. O küçük kırıntılar da olmasa ölüp gidivermişti. Peki o gerçekte o muydu? Yansıması sanki o gibi değildi. İnsan yaşam enerjisi içinden alındığında başka birine mi dönüşüyordu yoksa? Aynada gördüğü sanki bir karanlık kümesiydi. Rengi gri, rengi sarı, rengi kusmuk rengi. Her şey birbirine girmiş ve bir o kadar iğrenç bir bütünlük. Yattığını fark etti. Bir bedeni olduğunu anladığı an doğrulmak istedi. Cılız ve güçsüz olmasına rağmen hayat ona bir şans tanıyordu. Haydi kalk ve gerekeni yap der gibiydi. O da içgüdüsel olarak ayağa kalkmaya çalıştı ve kalktı.
Şimdi karşısında duran bir karanlık kümesi olmaktan çıkmış bazı yerler aydınlık kazanmıştı. Sebepsiz ve histerik bir gülme hali geldi. Güldü. Yaşam dediğin buydu, ne istiyorsa hayat onu yapmak… Kahkaha attı. Her kahkahasında bir yeri daha aydınlandı. Ta ki her bir uzvu berrak bir hal alana kadar.
Sustu.
İşte o zaman sadece kendi değil, çevresine de bakmaya başladı. Beden kendine gelmiş ve varlığının duyumsaması ile çevresinde bir yer edinmeye başlamıştı. Ayna, yer, tavan, bulunduğu odanın boyutları teker teker kendini gösteriyordu. Bir beden bulmuş ve aynı zamanda bir konumda yer edinmişti. Yaşam bir yerden filizlenmiş, kahkahası canlılığını ateşlemiş ve çevresinde bir yer edinmişti.
Peki beden burada iken içinde konuşan seste ne idi?
Hani az önce kendisine acıyan sonra da varlığına ses bulmasına yardım eden o ses? Onun da yardımı olmuştu. Sese yankı veren içindeki o talepti.
Ruhun talebi. Bedenin bunu takip etmesi.
Yoksa tam tersi mi?
Bedenin talebi. Ruhun bunu takip etmesi.
Belki de her ikisi de…
Dönen bir tekerlek misali. Biri ötekinin ardında, biri olmadan diğeri de olmuyormuşçasına. Bütün bunları içinden geçiren ses bedene dengelen dedi. Her bir hali ile bütün olan o haller içerisinde
Yürüdü…
Yürüdü…
Ve dışarı adımlarını attı
Dış dünya yeniden belirdi
Hayat sesleri ile geldi ve o içinde kayboldu…
Bir ışık gökyüzünde çaktı
Ve sönmedi…