Tıpkı soyadı gibi “zarif”ti, kırılgandı, hassasiyetini en derinde yaşamaktan mutluydu. Evet şair, yazar Cahit Zarifoğlu’ndan bahsediyorum. Şiirlerini okuduğunuzda, sanki kalemi tutan kalbiymiş gibi hissedersiniz. O kadar içten bir sızı gibi yazar, anlatır.
Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.
Fikirle tartışın, küfürle değil.
Evet hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.
İnsan olamıyorsunuz demedim. Değilsiniz dedim.
Ayrılık vardı hep. Ay gece olunca pay eder ayrılığı.
Bize, sözlerimizden çok yüreğimizden anlayan gerek.
Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah’la barışık adamları sevdik.
Sende yağmur, bende kar. Bu kış hiç bitmeyecek gibi. Hepsi bu kadar.
Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim.
İnsanların görünüşlerine bakarak onlarda üstünlük bulmaya çalışanlar hep kaybetti.
Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.
Şu küçücük kalpte nice hakkın yüklü.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
Gökyüzüne bakmayanların kalbi, daha çabuk kirlenir.
Dedim ya, oturuyorum öylece. İyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok.
Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.
Ben onunla içimden konuşuyordum.
Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.
Koşullar ağırdı ve ben seni o zamanlarda da seviyordum.
Çünkü beklenenden tez düştü ak’lar çocuk sakallarıma. Çünkü kırıldım, saç uçlarıma kadar.
Düştümse sana bakarken düştüm.
Bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız.
Umudumuz, acımızdan daha büyük olmalı.
İnsana imtihan olarak özlemek yeter. Bir şehri, bir sesi, bir nefesi.
Bu kaçıncı gecedir kendi kendime onunla konuşuyorum.
Özlemek, ne derin bir duygu böyle, Özlemek ne uzun bir mesafe.
Bitmiştir artık, bu memleketten hayır gelmez diyenler bilmelidirler ki bu sözler şeytandandır.
Rüzgar nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı alemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.
Büyük şehir, insanı manevi ihtiyaçlardan habersiz hale getiriyor.
Ya bir de umut olmasa.
Sanki alnımızı koyacağımız temiz bir yeryüzü kalmamış.
Kimse eksik, kimse fazla değil. Bir sensin beklenen.
Beni bu sabah iri anla, kocaman sev.
Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.
Allahım; Yol boyunca, Tarih boyunca başıboş bırakma bizi.
İçimiz hep bir hoşça kal ülkesi.
Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı.
Hayat nasıl da geçiyor, zaman hiç geçmezken.
İçim ağrıyor, mutlu değilim. Bahar bir türlü gelmiyor.
Eskiden sadece; Kışlar soğuktu. Şimdi ise, insanlar soğuk,“Yürekler” soğuk.
Güzelliği görmek her zaman mümkün değil. Bakmasını bilmek gerek. Acılara, hastalığa ve yorgunluğa rağmen bakılabilir.
Her nasip için ayrı ayrı rahmet şekillenir.
Bütün büyük anlar yalnızlıktan yontuldu.
Bazen birdenbire aklıma geliyorsun, öyle olsun istemiyorum kasıtlı düşünmek istiyorum seni.
Merhamet olmasaydı, hayat da olmazdı.
Geçirdiğimiz zamanlar bir elbise gibi sırtımızda duruyor.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Ama küçük bir tereddütten sonra inanıyorsun. Parayla satın alınmayacak ne kalmış şu dünyada.
Sabır ve şehitlik iki sadık dost gibi ağırlanıyor körpe yüreklerde.
Dayandığımız şeylerin hangisi buna değerdi?
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz. Ben seni, sen kendini.