Bir kitap tutkununu en sevindiren şey yeni bir kitabın ya da çok sevdiği bir yazarın yeni kitabını, kitapçı vitrininde görmektir. Tıpkı araba tutkununun araba galerisinin önünden ayrılmadığı ya da bir elbise tutkununun mağazaları gördüğünde zevkten coştuğu gibi.
“Kağıt Ev” bize işte bu tutkunun ,ne boyutlara ulaşabileceğini anlatıyor.
Kitap ;Cambrige Üniversitesinde Profesör olan Bluma Lemon’un bir kitapçıdan EmilyDickonson’ın şiirlerini aldıktan sonra onları bir köşe başında okurken bir araba çarpması ile başlıyor.(bu ölüm de bile bir metefor var!) Sonrasında onun yerine bölümün başına geçen Profesör’e bir kargo ile Josef CONDRAD’ın “Gölge Hattı”adlı kitabı teslim ediliyor bu kitap aslında ölen profesöre hediye olarak gönderilmiş.Fakat alıcı ,bu kitabın normal gönderilmediğini yani bir raftan alınıp paketlenmediğini anlıyor.Çünkü kitabın üstünde kum ve çimento kalıntıları var!
İşte bu noktada kitabın izini sürmesi gerektiğini anlıyor ve bir kitap severin kitap tutkusunun nelere yol açabileceğini merak ve dehşetle görüyor.
Önce bir kitap koleksiyoncusuna ulaşıyor. Koleksiyoncu kitabı gönderen Brauer’i profesöre anlatmaya başlıyor.Brauer ,kitaplar ile evini o kadar dolduruyor ki (bu kitapların herbiri klasik) onlara bir şey olmasın diye banyoda sıcak su ile bile yıkanmayıp soğuk duş alıyor!
En sonunda aldığı önlemlerin onları saklamaya yetmeyeceğini anlayıp kitapları yanına alarak,
Meksika’da bir ada da kitaptan ev inşa ediyor .Kahramanımız ,Ada halkının bu tuhaf yabacıya sadece uzaktan bakmakla yetindiği bu yerden de bir süre sonra gitmek zorunda kalacaktır.
Profesörün kitabın izini aramaya başladığı andan itibaren biz de kitapların güzel dünyasını keşfetmeye, birçok ünlü yazarın klasiklerini de tanımaya başlıyoruz.
“KaramazovKardeşler”,”Zorba”,”Yüzyıllıkyalnızlık”,”VahşetinÇağrısı”,”DonKişot”…
Ve bu yazarların kimin kiminle rafta durması gerektiğine kadar öğreniyoruz.tüm bunlara bakınca yazarın bize bir okuma haritası çıkardığını da görebiliriz.
Karakterler sanki bunun için yazılmış ; nitelikli okuyucunun nasıl kitap okuması ,hangi kitapların izini sürerse nitelikli edebiyatı da yakından tanıyacağı ve edebi bir gustoya yani entelektüel bir birikime sahip olacaklarının geniş bir tarifi yazarınbu kitabı yazma nedenlerinden biri olarak görülebilir.
Üslup o kadar akıcı ki, kitap ,sizi muazzam bir yolculuğa çıkarıyor sayfaları bitmesin derken hızlıca sonda buluyorsunuz kendinizi.
Carlos Maria domingez’egelince ;1955 Arjantin doğumlu yazarın bu novellası tam 29 dile çevrilmiş.
Yazarın,sade anlatımı polisiye kurgu ile bütünleşmiş.Diliözenli,Jaguar kitap ta titiz bir çeviri ile bunu bize sunmuş.Ve kitabın en büyük süprizi Peter Sis’in harika kara kalem çizimleri.Bu çizimler o kadar nefis ki .Nasıl olmasın çizer, Newyork Times BookReview tarafından verilen en iyi kitap illüstrasyon ödülünü tam yedi kez kazanmış!
Kitaptan en güzel alıntı da okura gelsin:
”Ama bir okur zaten var olan bir yolda ilerleyen bir yolcudur.Ve bu yol sonsuzdur. Ağaç,kaleme alınmıştır çoktan.Taşı ve dalı kıpırdatan rüzgar bu dala duyulan özlem ve gölgelerini yasladıkları sevda…”
İnceleme: Nüket Ceylan