Yavaşla!!! Bunu trafikte hep görürüz değil mi? Yavaşlayın, hız sizin felaketinizdir! Tamam, doğru ama sadece trafikte mi hız bizim felaketimizdir? Bence değil, hız her yerde bizi felakete sürükler. Hatta çoğu duygu, heyecan ve tadımızı alır götürür. Örneğin trafiğin hızı ile bağlantılı yol hikayeleri gün geçtikçe azalıyor. Çünkü artık havayolu taşımacılığı var ve bizleri bir saat ile bir buçuk saat arasında istediğimiz uzaklığa taşıyor. Artık ne İstanbul’a duyulan bir heyecan var, ne de Diyarbakır’a duyulan özlem. Ya da tam tersi. Bunun yanı sıra o yolda yaşadığın duygu; üzüntü, heyecan, özlem her şey bir anda anonstan gelen ses ile bölünüyor. Kemerleri bağlayın, uçağımız inişe geçmiştir. Hayda… Daha yeni yola başlamıştık.
Başka bir durumdan olaya bakmak istiyorum. Bundan birkaç yıl öncesine kadar televizyonda oynayan bir programı ya da filmi izleyememek insanlar için çok kötü bir durumdu, hayat o programlara ya da filmlere duyulan sadakati de içerirdi. Şimdilerde zamanında izlemenin telaşı da kalktı, bir saat sonra internetten istediğiniz zaman izleme olanağı sağlandı. Peki soruyorum o zaman size; beklediğimiz anların heyecanına, saygısına ne oldu? Yetişememenin verdiği hüzün sabah okulda, iş yerinde veya otobüste yanındaki arkadaşından sorduğun o son sahnede ne oldu sorusu ve ikinizin o vakti hayallerde kurgulamanız bitti değil mi? Şimdi yanımdaki yol arkadaşına sorsan alacağın cevap belli ‘’aç internetten bak’’
Evet doğru ya artık daha hızlıyız hayatta, kaçırsak bile ona yeniden yetişebilecek imkanlarımız var. Sevgiyi, özlemi bile böyle öldürmedik mi? Mektup yerini mesajlara, onlarda yerini zamanla internet uygulamalarına bırakmadı mı? Resmin saygısı bile azaldı hızla, bir resmi yıllar boyu saklayan arkadaşlıklar aidiyetler de tükendi. Unuttuğumuz bir şey var, o da ne biliyor musunuz? Hız bize zamanı kazandırdı belki ama bizden duyguları çaldı, o yüzden yavaşla ey insan, yavaşla ki kalbin nefes alsın ve umudun yeşersin o iklimde.