https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Dünya edebiyatının en etkileyici romanlarıyla tanınan ünlü Rus yazarlarındandır.1821 yılında Moskova’da dünyaya gelmiştir. Mühendislik okulunu başarıyla bitiren yazar, bir süre İstihkam Müdürlüğü’nde görev yapıp buradan istifa ederek ayrılmıştır. İstifasından sonra edebiyatla ilgilenen Dostoyevski,1846 yılında “İnsancıklar” isimli ilk kitabıyla büyük ilgi görüp beğeniler toplamıştır. Bu eserinden sonra yazdığı kitaplarıyla beklediği ilgiyi göremeyen yazar, politikayla ilgilenmeye karar vermesiyle birlikte, 1849 yılında bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklanarak Sibirya’ya gönderilmiştir. Burada geçirdiği zor günlerinden sonra yazar 1859 yılında özgürlüğüne kavuşarak Petersburg’a yerleşmiştir. Artık özgür bir yaşam süren yazar, edebiyat dünyasına tekrar dönerek önemli eserleriyle kaldığı yerden devam etmiştir. Ustalığı ve canlandırdığı sağlam karakterleriyle hemen hemen bütün yazarların üzerinde büyük etki yaratmıştır. 

Dünya Edebiyatı’nı belki de en çok etkileyen yazarlardan biri olan Fyodor Dostoyevski tarafından 1864 yılında yazılan Yeraltından Notlar insan ruhunun karanlık dehlizlerini okuyucunun önüne başarılı bir şekilde sermeyi beceren nadir kitaplardan biridir. Dostoyevski bu yapıtında yepyeni bir anlatım denediğini, “Müzikteki geçişleri bilirsin. Bu da tıpkı öyle olacak. Birinci bölümdeki gevezelikler, ikinci bölümde yerlerini ani bir katastrofa bırakacak,” şeklinde ifade eder yazdığı bir mektupta. Akıl yoluyla bencilliğin dizginlenebileceğine inanan radikal sosyalistleri yerici özellikler taşıyan romanın adsız kahramanı, hiçbir mutlak gerçek tanımayan, her iyiliğin göreli olduğunu savunan, duygularından büyük ölçüde arınmış bir kişidir. Bununla birlikte kendisini de derinlemesine tartmaktan geri durmaz. Kişiliğindeki bu ikiliğin temelinde irade ile akıl arasındaki temel çatışma yatar. Roman, kahramanın iç dünyasını irdelemeye verdiği önem açısından, Dostoyevski’nin kahramanlarına yaklaşımında bir tutum değişikliğini yansıtır. Bu içedönüşün odak noktası, gerçek ve kabul edilebilir bir dünyada kendi ortamından kopmuş insanın ruhsal durumudur. Yeraltından Notlar, içerdiği ahlaksal, dinsel, siyasal ve toplumsal düşüncelerin benzer motifleri taşıması bakımından, sonraki büyük romanlar dizisine bir felsefi giriş niteliğindedir.

Yeraltından Notlar, iki bölümden meydana gelmektedir. Kitabın bölümleri ve bu kitabı neden yazdığı konusunda Dostoyevski: 
“Gerek ‘Notlar’ yazarının, gerek ‘Notlar’ın tamamen hayal mahsulü olduğu şüphesizdir. Bununla beraber, çevremizdeki insanlar üzerinde biraz düşünülürse, bu notların yazarı gibi şahısların aramızda bulunmasının yalnız mümkün değil, muhakkak olduğu anlaşılır. Ben sadece pek yakın bir zamanın sıradan bir tipini daha açık olarak kamu huzuruna çıkarmak istedim. Bu, henüz hayatta olan kuşağın tiplerinden biridir. ‘Yeraltı’ adlı verilen bölümde bu şahıs kendisini, fikirlerini tanıtırken, neden muhitimizde yer aldığını ve bunun neden kaçınılmaz olduğunu açıklamak ister gibidir. 

İkinci bölümdeyse, bu şahsın hayatına ait bazı olayları anlatan gerçek ‘Notlar’ yer almaktadır”(s.2) demektedir. Burada her ne kadar kitabın hayal mahsulü olduğundan bahsetse de, eserin ilerleyen bölümlerinde yazar yine, kitabı neden ve nasıl yazdığı hakkında ve gerçeklere dayandığı konusunda bizlere ipucu verir: 
“İnsan kendi kendine karşı tamamıyla samimi olabilir mi? Sırası geldiği için söyleyeyim; Heine inandırıcı bir otobiyografi yazmanın hemen hemen imkansız olduğu, insanın kendisi hakkında mutlaka birtakım yalanlar uyduracağı iddiasındadır. Ona göre örneğin Rousseau, itiraflarında mutlaka yalanlar uydurmuş, hatta gururu yüzünden bunu bile bile yapmıştır. Heine’nin haklı olduğuna ben de inanıyorum; gerçekten, insanın bazen sırf gurur yüzünden kendi kendini cinayete varıncaya kadar çeşitli yalanlara bulaştırabileceğini biliyor, bunun ne çeşit bir gurur olduğunu da gayet iyi anlıyorum. Fakat Heine, itirafını topluma sunan biri hakkında yargı veriyordu. Halbuki ben yalnız kendim için yazıyorum; okuyuculara hitap edişim bunun daha kolay bulduğum bir yazış şekli olmasından ileri geliyor”(s.43)

İkinci bölümün başına şöyle başlar ve bu ifadeler ilerde Kafka’yı etkileyecek ve onun Değişim adlı (Gregor Samsa’yı anlatan) romanının esin kaynağı olacaktır: 
 “Değerli okurlarım, şu an siz dinlenmek isteseniz de istemeseniz de ben sizlere bir şey bile olamadığımı anlatmak istiyorum. Tüm içtenliğim ve ciddiliğimle söyleyeyim, böcek olmayı bile şiddetle istedim. Ama ne yazık ki buna bile ulaşamadım.”(s.13) “Oysa orada bana bir böcek kadar bile değer vermediler.”(S. 66) “Ben, herkesten daha akıllı ve daha soylu, daha kültürlü olan ben; başkalarının karşısında ezilip büzülmekten, onların horlamaları karşısında yıkıla yıkıla, zararlı iğrenç bir böcek durumuna düşmüştüm ve bunu düşündükçe eriyor, kahroluyordum.”(s. 70)  Kendini diğer insanlardan çok daha üstün ve zeki gören, fiziksel olarak olmasa da karakteristik yapısı, sosyo-kültürel yapısı ve bilgi birikimiyle üst noktalarda olduğuna inanan biridir. Bununla birlikte aynı karakter kendinin işe yaramaz, rezil, zavallı, adi, yalancı ve kötü karakterli biri olduğuna da inanmaktadır. Karakterin en büyük problemi kendini severken aynı oranda da kendinden nefret etmesidir. Yani karakterimiz aslında büyük bir kişilik çatışması yaşamaktadır.
Son olarak, her birimizin önlerinde taş duvarlar, aşılmaz engeller, baskılar bulunur ve türlü nedenlerle hayallerimize, ideallerimize ket vurulmaya çalışılır. İşte Dostoyevski, eserinde bu kalıplaşmış ve örümcek ağıyla kaplanmış beyinlere, sistemlere de değinmektedir. 

“İmkansızlık bir taş duvar mıdır yani? Nasıl bir taş duvar? Elbette tabiat kanunlarından, tabiat bilgilerinden çıkarılan sonuçların, matematiğin taş duvarı. Biri çıkıp da atalarımızın maymun olduğunu ispat ederse, ister istemez kabul etmek zorundasın. Gövdendeki tek bir yağ damlasının senin için yüz binlerce hemcinsininkinden daha değerli olması gerektiği, erdemlerin, ödevlerin, inançların ve öbür safsataların hep bu sonuca göre çözümleneceği ispat edilirse, yine olduğu gibi kabulleneceksin; itiraz edemezsin, çünkü bunlarda matematiğin iki kere iki dört kesinliği vardır. Biraz itiraz etmeyi deneyin isterseniz. ‘Aman efendim, nasıl itiraz edersiniz, bu iki kere ikinin dört ettiği gibi açıktır.’ diye çıkışırlar size, ‘Doğa size danışmaz; beğenmediğiniz, şahsi istekleriniz ona vız gelir. Tabiatı olduğu gibi, bütün sonuçlarıyla kabul etmek zorundasınız. Duvar, duvardır vs. vs.’ Hey Tanrım, ya herhangi bir sebeple bu kanunlardan ve iki kere ikinin dört etmesinden hoşlanmıyorsam, tabiat kanunlarından, iki kere ikinin dört etmesinden bana ne?”(s.14) dedikten sonra da ilerleyen bölümlerde buna çok güzel bir açıklama yapar:  
“Övülmeye değer olan, iki kere ikinin beş etmesidir!”

Yeraltından Notlar, yazarın insanın acınası ruh halini en derinden sergilediği romanıdır bana göre. Dostoyevski genel olarak insanın iç dünyasına ayna tutar fakat Yeraltından Notlar’la bunu bir adım daha ileriye götürmüş ve insan ruhunun trajedisini ortaya koymuştur. 

Kaynaklar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, ”Yeraltından Notlar”, TürkEdebiyatı.org