https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Kulağımda ki ağrı değil. Bir uğultu çınlama gibi hakim bey. O gün bu gündür durmadı meret. Bazen kafamı ranzalara vurasım geliyor. Yok hakim bey vurmuyorum. Gittim çaldım kapılarını öyle yani hiçbir şey yokmuş gibi yaptım. Girdim içeri, salonda ki koltuğa yayıldım bir güzel. Yok hakim bey ilk girişte niye yapayım yol yorgunuydum neticede. Yok ben zaten çıkarmak istemedim içerden öyle olduğu gibi görsünler istedim, ha unutmadan yaptığım tek değişiklik televizyonun sesini açmak oldu o kadar.  
“Git ” dedi bana hakim bey  “Bu evden git’’ dedi. Neymiş efendim artık özgür yaşamak istiyormuş. Ben olunca rahat oynaşamıyormuş, sanki ben dış kapının mandalıymışım gibi bana git dedi. Olur muydu? Tekin miydi sokaklar? Yaşanır mıydı hakim bey. Ne bilmemesi her gün haber izleyen insan bilmez mi? Bilmesi lazımdı. Her şeye rağmen bana git dedi. Söylesem ne fayda. Farz et ki söyledim dinlemezdi ki dinlese de anlamazdı, koymuştu bir kez kafasına. Ben nasıl dururdum sokaklarda,  ne yer ne içerdim bilmedi hakim bey bilmedi. Git dedi.

Yok hakim bey, çözmüştür huyumu bu kadar zamanda. Gözüne o kadar az değerken, silineyim, hepten yok olayım istedi, bakma sen. Yok olayım, öleyim, öldüreyim. Yoksa benim sokaklardan korkmayacağımı mahallede herkes bilir. Niye korksun hakim bey? Korkan insan yapar mı? Yapmaz. E bende küçük bebeler gibi kapı önünde oturup ağlamayacaktım herhalde. Git demeseydi bana susar kabullenirdim en fazladan. Ama baba demezdim kusura bakma. Bünye alışık değil, iyi mi? Hem ben kaç kez baba dedim onu bile hatırlamam, şimdi kaldı ki elin adamına baba diyeyim racona ters böyle şeyler. Deli Müslüm’ün oğluyum ben öyle derler burada bana. 
Deli derlerdi ya bakma sen, aslında yarım akıllıymış babam. Yarımda sayılmaz çok cesurmuş gençliğinde, herkese kafa tutarmış bir zaman sonra susmuş babam. Arada duvarlarla konuşmaya başlamış, gülermiş bir de. Ama öyle böyle değil, başladı mı ne konuşması ne gülmesi bitermiş. Bizimkini aldıktan sonra böyle olmuş adam, öncesinde hiçbir şeyi yokmuş. Yılını bilmiyorum, vardır 10 yıl. Doğrudur hakim bey, okula gitmiyordum daha. 7’den fazla değil. Doğrudur. Mühim de değil mevzu bana göre, ama işte unutmadı kimse. Bizimki kilitlemiş işte beni kilere, millet beni ararken yine susmuş vermiş lakabının hakkını. Milleti de kendiyle bir deliye çevirmiş. Herkes konuştu bunu yıllarca. Ben de gülüyorum aklıma geldikçe. Çekinmeyin hakim bey sizde gülün. Benim dışımda herkes korktu, iyi mi? Anlayacağın az okutulmadım hocaya hacıya. Ama bir zararı olmadı bana. Yok aklımda kalan bir şey. Uyudum belki kilerde. Yeminle. Demek ki uyudum ben içerde. Doğrudur hakim bey. Şimdiki gibi değil tabi o zaman ki uyku. Zor uyandırdılar beni. Bir onu hatırlarım, bir de babama yapılanları.

Sonrası hep aynı be hakim bey. Aklım yeni yeni ererken bile hatırlıyorum. Çamaşırlar birikir yıkamaz, bizimkini deli diye önemsemez yedirmez giydirmezdi. Arada birde kovardı evden. Evet hakim bey aynı bana yaptığı gibi. Vay vicdansız.
Kaybolurdu ama dönerdi hep. Üst baş kir içinde, saçlar dağılmış böyle, dönerdi işte. Bir gün bilemedin iki gün içinde. Ama her dönüşte biraz daha kırmış olurdu saksıyı. Neden dersen, eksilirdi sanki bildikleri. Öyle durup bakakalırdı. Ha birde duvar görüversin bir başlardı sohbete susturamazdın. Yok hakim bey sessiz konuşurdu anlamazdık da hiçbir şey. Böyle görsen hakim bey melek gibi dersin, iyi mi? Tabi görürsen başka, hemen anlarsın. 
Dersin bunda var bir iş. Yapıyordu aslında bir şeyler hakim bey. Elinde tornavida, evin içinde gezdirip durmasını saymazsan. Haklısın hakim bey. Kabul. Aslında kimse görmese yaşayıp giderdik öyle, iyi mi? Görüp de evin etrafında dolanan itler yaktı bunun başını. Ee bunu gören babamda daha uzaklara kaçtı. Ama dönerdi hep. Özler miydi bilemem ama acıkmış olurdu bak. Bulurdu evin yolunu yani. Belki ekmek bulsa bu gudubeti görmek ister miydi, döner miydi onu da bilmem.

Yıllarca sürdü sanırım hakim bey. Dedemi çağırdı sonra bu derken, kedi yavrusu gibi attılar evin uzağına nasıl olsa bulamaz yolu yolağı dediler. Öyle yani. Yine geldi bu bulamaz sandılar ama bir gece vakti çalıverdi kapıyı. Yok hakim bey açarlar mı? Kapı duvar. Bağırış çağırışlar oldu gece yarısı kapı önünde, sonra çıkardı bu başını camdan sanki melek olan kendisiymiş gibi birde kılıf uydurdu, seslendi konu komşuya “Eve alayım da, kessin mi bizi?” diye soruyordu. Ağzını açan olmadı hakim bey. Olduysa da duymadım ben. Garibim aynı sokak kedisi gibi sokuldukça kapıya, bağırıyordu bizimki, milleti başına topluyordu hepten. Herkes alıştı anlayacağın. Bir zaman sonra, başını çevirip bakan bile olmadı. Ben de dâhil. Yalanım yok. 
Yok hakim bey, beni de sevmezdi o ama Allah’ı var elini sürmezdi pek “Oğlan çocuğunu dövmeye gelmez, büyüyünce indirir yumruğu” diye mi düşünürdü bilemem. Kalıbım hep böyleydi. 

Kim hatırlar ki her şeyi hakim bey? Yanlışım olmasın, çoğu şey silinmiş aklımdan. Şimdi sana dediklerim leke gibi olanlar yani. Silmeye çalıştıkça yayılır ya, içine işler iyice. Öyle yani.

Okulun ilk günü misal. Kimse yok yanımda. İyi ki de yok. Yol boyu dua etmişim gelmesin babam diye. Gelmedi şükür. İkinci gün “ Deli Müslüm’ün oğlu” dedi yanımda oturan çocuk. Kimin oğlu hatırlamıyorum bak. İnce ince çizgiler çiziyorduk deftere, tırnak izi gibi. Önce onu, sonra kim çıktıysa karşıma herkesi dövdüm. Hepsinden iriydim, en önemlisi hepsinden yalnızdım hakim bey. Akşamları eve döndüğümde “Niye yaptın? ”diyen yoktu, o hesap bir yalnızlık yani. Niye yaptın dersen, kesilsin istedim sesler. Kestim de, iyi mi?
Neyse hakim bey babamın samimi olduğu iki dostu vardı Mehmet amca ile Aziz amca, bunları gördüm dönüşte yanlarına gideyim istedim. Biraz yaklaşınca konuşmalarına kulak misafiri oluverdim. Ayıptır belki ama konu babam olunca dinledim. Meğer bizimki çok önceden başlamış oynaşmaya, babam da şüphelenmiş bir zaman sonra derken bir gün avludan eve doğru uzanan merdivenin altına sinmiş beklemiş sessizce. Eve giren gençten oğlanı görünce de kapmış tüfeği basmış bunları evde. Derler ya hayal meyal hatırlarım diye, ben onu bile hatırlamıyorum ama tam tetiğe basacakken dolanmışım bacaklarına. Bizimkide indirmiş tüfeği çekip gitmiş, 3 ay kaybolmuş ortadan. Dağa taşa vurdu kendini adam… Dağ taş ile konuşa konuşa mıdır ki bize susuşu. 
Haklısınız hakim bey oradan oraya atlıyorum. Almadı eve, almasından ziyade daha bir rahatsız oldu bizimki. Dedem daha çok gelir kalır oldu eve, babam desen kapı önünde mahallenin gözü üzerinde. Bizim ki daha fazla dayanamadı topladı evi eşyayı, dayadı kamyonu kapıya yükledi. Babam yine kedi gibi pısmış kapı önünde öylece uzaklara bakıyordu. Kim bilir belki kendisi de gelecek sanıp kasabayla vedalaşıyordu. Gittim sarıldım vedalaştım. Ha babam ha duvar. Acıdı hakim bey, kamyonun arkasından bir süre koşup sonra yerde sürünmeye başlayınca yandı canım. 

Sonrası bu koca şehir işte. Koydu bu beni bir kaportacıya başladım çalışmaya, vida sıkmaktan çekiç vurmaktan ellerim su topluyordu. Bağırıyordu ustalar yeri geliyor küfrediyorlardı. Demedim bir şey tuttum kendimi, baba mesleğidir devam ettirmek gerekir dedim. Akşam olunca elime harçlığımı koyuyor aferin sana deyip usta birde başımı okşayınca her şeyi unutuyordum. Hoşuma gidiyordu be hakim bey başıma değen şefkat. Bizimkinin de hoşuna gidiyordu, eve girip susmam eline para koymam. Girerdim odaya televizyonun sesini açardım otururdum öyle. Çıkıp konuşmak gelmezdi içimden. Kızgınlıktan değil. Hem ne gerek vardı, iyiydim böyle. Uykularım adam gibi olmuştu, ses yoktu artık yani anladın mı? Kafamda serindi.

Tam iyiyim derken aradı Mehmet amca. Yıllar sonra hayırlı haber verecek değil ya mendebur, “Baban kendini uçurumdan atmış ” dedi pat diye. Sustum. Hiçbir şey diyemedim, oda ben susunca anlattıkça anlattı detaylıca derken ben o uçurumdan kaç kez düştüm hatırlamıyorum hakim bey. Kapattım telefonu geçtim odama, açtım televizyonun sesini uyuyayım dedim. Yok hakim bey uyuyamadım. Çıktım odadan ‘’Ne o surat?’’ dedi bizimki. ‘’Babam kendini öldürmüş’’ dedim. Hıh dedi döndü sevgilisine hiçbir şey yokmuş gibi sohbetine devam etti. Yok hakim bey niye o dakika cinnet geçireyim geçirsem böyle sapasağlam durur muydum karşınızda. Ertesi gündü işte ‘’Git ‘’dedi bana.
Tamam hakim bey olaya dönüyorum. Laf lafı açtı derken uzadı gitti pek olayda sayılmaz ama. Gittim işte öylece aldı beni içeriye, oturdum televizyonun karşısına açtım sesini, yaktım sigaramı vardım keyfime. Aldı sevgilisini de geldi yanıma, kıs dedi televizyonun sesini umursamadım. Kıssana dedi duymak istemedim derken sesi her dakika daha çok yükselip çınlama yapmaya başlayınca, çıkardım belimden silahı bir el sıktım artık sesi kesilmişti. Adam öylece duracak değil ya başladı sağa sola kaçışmaya, ev küçük kovalamaca oynayacak değildim ya derken imdat sesleri çınladı kulağımda. Rahatsız oldum ondan da ikinci sesi kesme olayı vuku buldu. Sesler kesilmişti artık rahattım, televizyona sıçramış kanı sildim. Öyle izleyemezdim ya. Sonra sesini biraz daha açtım karşısına geçtim. Ha birde sigara sardım, ikinci nefesi çekerken kapı sesiyle girdiler işte içeri. Yok hakim bey neyi planlayacağım. Yalan borcum yok. Ne kaçmak geçti aklımdan, ne de bunları bir yere atmak. Hem planlı yapsam sessiz hallederdim işimi. Ben öyle gelişi güzel olsun ses getirsin istedim o kadar. Tabiî ki pişmanım hakim bey, bu kadar ertelediğim için.