https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Hiç bilmediğim bir his ile hiç bilmediğim bir sokağın ortasındayım. Yıllarımın geçtiği bir sokağın ortasında… İlk dört yaşında düştüm bu sokakta. İlk o zaman kanadı dizlerim. Annem salçalı ekmeğimi ilk sokakta tutuşturdu elime. İlk bu taşlı sokakta bisiklet binemedim.  Arkadaşlarımla ilk kez burada kavga ettim. İlk kez bu sokakta oyunlara alınmadım. Ardından gözyaşları. Hiç geçmeyecek bir acıya ağlar gibi sicim sicim… Biraz büyüdüm makyajlı hallerimi gördü bu sokak. Mezuniyet  elbiselerimi, topuklu ayakkabılarımı… Otobüse koşmalarıma şahit oldu, bir köpeğin başını okşayışıma… Sevmelerimi gördü ayrılıklarımı. Ömrümün yılları bu kaldırım taşlarıyla döşendi. Attığım her adım ömrümün nişanesi oldu. Her sabah demir kapımızı kapattıktan sonra kocaman bir “günaydın” dediğim evrene nasıl bu kadar yabancılaştım bilmiyorum. Çocukluğumun, ergenliğimin, gençliğimin geçtiği bu sokaklar nasıl olur da bu kadar yabancı olabiliyordu. Bir cadde, bir ev, bir hengame nasıl olurda beni kendine hasret bırakıyordu?  Değişen sadece zamanken mekan  nasıl bundan sorumlu oluyordu?

Sevgili Dost ;

Uzaklaştığımı hissediyorum. Sevdiğim her şeyden. Şehir sırtımda bir yük. Yollarına açılan her sokak kadar çıkmazdayım. Ömrümün yaşanabilecek en hızlı zamanlarını yaşarken biri ehliyet ruhsat demiş beni sağa çektirmiş ve ben öylece kalakalmışım orda. Her şey sualsiz. Sevdiklerim çok yakında. Uzak olan benim.  Bazı şeyler açıklanmayacak kadar birikti nefeste. Buralarda artık iki artı iki dört etmiyor. Hep daha fazlası isteniyor. Beş olsun altı olsun ama dörde kapalı kapılar. İnsan çoğaldıkça yetmeye çalışıyor. Çoğalıyor, çoğalıyor ve eksik kalıyor günün birinde…
Eksik kalışların en büyüğü  kendine oluyor insanın. İşte o zaman biraz daha zorlaşıyor işler. Arap saçını andıran durumlar, düğüm düğüm oluyor. Ellerin kolların bağlı çözülmesini istiyorsun her şeyin. Her şey çözülsün ve güzel şeyler yazılsın bu satırlara.
Bir gün sana çok güzel şeyler yazacağım inanıyorum sevgili günlük. Sevgilerle…
Gönlüm arada bir böyle can çekişir. Biraz zaman geçtikten sonra kendine gelirdi. Bilmem, belki de unutmak gönüle kolay geliyordu. Hissedilen her şeyi  unutmak. Unutmasa, her gün dizili bir boncuk gibi kalırdı hevesim boğazımda. İnsanım. Kendime açıklayamadığım her duygu zor geliyor fıtratıma. Kabulleniyorum. Yaşamımın sıralı harfleri kabullenmekten geçiyor.

Ölümü hissediyorum. Bugün bastığım bir karış toprak yarın üstümü örtecek şefkat gösterecek biliyorum. Biliyorum ve bilmek nefes almama fırsat veriyor.
Alınan her nefes, hüzün duvarlarını aştıktan sonra hayat olacak günler vaadediyor.
Nefes alıyorum, nefes veriyorum. Yabancılaştığım sokaklar, kucak açıyor bana biliyorum…