İsterseniz söyleşimize Edebiyat yolculuğunuz ile başlayalım. Edebiyattan oldukça uzak bir mesleğiniz var. Edebiyatla dostluğunuz nasıl başladı?
Aslında edebiyatın içinde matematik olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla mesleğim uzak ama edebiyatın bir başka ucundan da yakalamamı sağlıyor. Bunun yanında da kendimi bildim bileli kitap okuyorum. Okudukça anlatmak istediğimi keşfettim. Sonra anlatabileceğime inandım öyküler yazmaya başladım, derken hayatıma tiyatro girdi ve en sonunda da romanla karşılaştım.
Yazmak uzun bir yolculuk. Bu yolculukta edebiyatın dışında size yol arkadaşlığı yapan unsurlar nelerdir. Koray Horasan yazmak için nelerden beslenir.
Edebiyatın dışı demek beslenmeyi düşündüğünüzde dış küme demek. Tabii ki hepsi evrensel kümeyi oluşturuyor ama edebiyat bunların içinde en büyük payı alıyor iç küme olarak. Ama yine de nedir o dış küme dersek içine tiyatro, filmler, hayal gücü, anılar, gözlem ve tecrübe girer.
Kitaplarınızı ne kadar sürede yazıyorsunuz? Başka bir deyişle bir romanın ortaya çıkması ne kadar sürer?
İki kitabımın da basılması yaklaşık 2 yılı buldu. Yazım süreci, nadasa bırakma, tekrar ele alma, son hali bu mu diye bakma yaklaşık bir yılı buluyor. Diğer 1 yılda kapak tasarım, iç düzenleme gibi evreler ve yayınevi politikası süreçlerini barındırıyor. Tabii daha kısa sürede de yazılabilir ama maalesef ikinci bir işi olan ve parayı edebiyat haricinde kazanan bizler arta kalan zamanlarımızda yazmak zorunda kalıyoruz. Benim 2 çocuğum var. Önce para kazanmam gerekiyor, sonra çocuklar ilgilenmem ve onlar uyuduktan sonra kalan zamanı da edebiyata ayırmam gerekiyor. Bu belki de başlı başına uzun bir röportaj gerektiriyor. İnanın çok zor. Bir yandan da kendinizi geliştirmeniz için ayrı bir zaman da gerekiyor çünkü.
İkinci kitabınız olan ‘’Bir Garip Mavi’’ Velespit etiketi ile raflarda ki yerini aldı. Kitabın oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Bir Garip Mavi’yi aslında bir film senaryosu olarak düşünmüştüm. Taslaklarını, resimlerini ona göre tamamladım zihnimde. Sonra notlar almaya başladım, diyaloglar yazdım, bunları arkadaşlarıma gösterdim, çok güzel tepkiler aldım. Olur mu olmaz diye düşünürken sonunda da böyle bir roman çıktı ortaya. Ben okurken zevk alıyorum. Umarın okuyucular da hoşlanır çünkü arada özlediğim karakterler oluyor, onların sayfalarını açıp tekrar okuyorum.
Bir romanın başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir?
İlk önce başarı kavramanın altı çizilmeli. Nedir başarı? Binlerce satması mı, içinize sinmesi mi? Ben yolun başında olan bir yazarım ve henüz kitabım binlerce satmıyor ve her yazdığım kitapta birçok eksiklikler buluyorum. Çünkü hep daha iyi yazabilirdim düşüncesi içimi kemiriyor. Romanım o zaman başarısız mı? Bence romanın başarılı olabilmesi için olmazsa olmaz koşul okuyuculardan aldığım iyi yorum olur diye düşünüyorum.
Yazarken belirli bir teknik gözetiyor musunuz?
Ben ilk önce hayal ediyorum ve hep ana karakterinin başını ve sonunu düşünüyorum. Eğer baş ve son beni heyecanlandırıyorsa, arasını hayal etmeye başlıyorum ve resimleri tamamlıyorum. Sonra olay örgüsünü sıralıyorum ve sonra her gün ortalama 2 saat olmak üzere yazmaya çalışıyorum.
Sanat/edebiyat, istemediğimiz, yapamayacağımız, yaparsak bizi yaralayacak dayatmalara karşı durma konusunda yeni yollar açabilir mi sizce?
Açar mı diye sorsaydınız cevap veremezdim. Ama ihtimali sorduğunuz için açabilir diyorum. Sonuçta edebiyat bir bilinç aktarımı, bir tecrübe yığını ve yapabilene empati kaynağıdır. Size giriş, gelişme ve sonuç olarak hayatları altın tabakta önünüze koyar. İstersen başkaldırsın, istersen uzak durursun, istersen boyun eğersin…
Hayatınızın bir haftasını roman kahramanı olarak geçirme şansınız olsa, kim olmak isterdiniz? Neden?
Don Kişot olmak isterdim. Seviyorum deliliğini ve bir davaya kendini tüm ruhu ve bedeniyle adamışlığını…
Son olarak olmazsa olmaz dediğiniz başucu kitaplarınız var mı?
Aslında birçok yazarı takip ediyorum ve hepsinin beni geliştirdiğini düşünüyorum ama genelde bu topraklardan çıkmış yazarları seviyorum ve bana daha yakın geliyor, en azından anlatmak istediklerime. Onun için kitap değil yazar ismi vermek isterim: Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Ayfer Tunç, Hasan Ali Toptaş, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Pamuk, Bilge Karasu ve Vedat Türkali özellikle takip ettiğim yazarlar.