Bern ve İstanbul… İki dünya güzeli şehir. Bu iki şehrin adıyla anılan iki uluslararası sözleşme… Biri yaban hayatı ve doğal yaşama ortamlarını, diğeri de kadınları korumak için sıralamış sözcükleri. Sıralayıp bir bir nakşetmeyi amaçlamış beyinlere. Korumayı amaçladığı öznelere yönelik her tür şiddeti, yok etmeyi engellemek için oluşturulmuş. Çünkü insan varoluşu zalim… Kendinden zayıf olanlara eziyet etmeyi hak bilmiş. Zayıflık demişken. Doğru kelime değil elbette. İçinde bulunduğu bazı durumlarda kendini korumakta zorlanacak olan desek? Belki… Çünkü tüm bu zayıf diye nitelendirdiğimiz varlıkların gözlerindeki güce ve hissiyata dikkat etse korkar zalim. Zalim o gözlerin ardındaki gücü kendi içinde bir kereliğine bile hissetse ürperir.O iyileştirici güçle başarabileceklerinin farkına varsa bırakır zalimliği de, dünyayı daha iyi bir yer yapmaya yöneltir aklını.
Dağ keçilerine kıymaya kalktı zalim. Bir de kadına. Dağ keçilerini ihale ile avlatmaya kalkan akıl da aynıydı, kendisini istemeyen kadına kıyan akıl da. Farklı çalışıyordu, belli ki sevgi uğramamıştı hiç yanına. Uluslararası sözleşmeler sayfalarca korumaya çalışsındı kaç yazar. Sanki toplumsal bir sözleşme fısıldıyordu devamlı kulağına: “Ez, yok et, sen her zaman haklı olacaksın!”
Boynuzları dışında kendilerini koruma ve savunma yolları olmadığı için çevrelerinde tırmanabilecekleri sarp kayalıkların olması tek kaçış yollarıymış dağ keçilerinin. Kadın da böyle değil mi ya! Sarp kayalıklardan korksa da, çoğu zaman o yollar kaçışı olur aslında kadının. Ve kurtuluşu. Hiç çıkamayacağını sandığı o dik yamaçlar, bir kere cesaret etti mi aydınlık bir ovaya çıkartır onu. Yere çok sıkı tutunacak şekilde yaratılmış ayakları vardır dağ keçilerinin, zemine adeta yapışmasını sağlayan. Kadın da öyle, öyle sağlam basar ki ayakları yere, kendisi bile inanamaz nasıl aştığına o kayalıkları. Gözbebeklerinin şekli, tek seferde tüm tırmanma seçeneklerini görmelerini sağlayan bir şekildedir dağ keçilerinin. Aynı bir kadının,tek seferde tüm ihtimalleri hissedebilme ve harekete geçebilme yetisi gibi.
Zayıf zannedilen, ama muazzam bir güçle donatılmış iki varlık.Onları korumaya çalışan sözcükler topluluğu. O sözcükleri değersizleştirmeye çalışan bir zihniyet. O zihniyetten cesaret alan zalim. O zalimin katlettiği sözüm ona “zayıf”lar… Pes edecekler mi? Yeri gelmişken, keçi inadı diye bir şey var!!!