Kapıdan içeri girdiğimde “yeni” kitap kokusu karşıladı beni. Satıcının dikkatli bakışları altında öykü bölümüne yöneldim. Kaç zamandır Vüs’at Bener’i de kitaplığıma dâhil etmek istiyordum, nitekim karşıma çıktı, Kapan adlı öykü kitabı. Bir kez bile düşünmedim alırken. Kitapçı, tüm reyonları gezip de bir kitap bile alamayanlara karşılık gösterdiğim bu kararlı tavra şaşırarak Vüs’at Bener maceramı küçük bir torbanın içine koydu ve ödemesini aldı. Öğle tatilimin bitmesine henüz yirmi beş dakika vardı, pekâlâ sahilde kuytu bir yere ilişip bir sigara yakabilir ve sevgili Vüs’at Bener’in Kapan’ı na kısılabilirdim. İçindekiler bölümünde yirmi bir başlık gördüm. Yirmi bir öykü ve altmış dört sayfa. Demek ki dedim kendi kendime, küçürek öyküler karşılayacak beni. Kısa ve öz bir anlatım beklentisi içinde sayfamı ilk öyküye doğru çevirdim.
Kapan, “öykü” kategorisinde yer alsa da kitabı okudukça öyküden anlatıya, anlatıdan anıya kayan farklı renkler de hissetmek mümkün olabilir. Karakterlerin fiziksel özellikleri ve anlatıcının kim olduğu hep havada bırakılmıştır. Kapan’da üs’at O. Bener’in yaşamıyla net bir şekilde örtüşen olayların anlatıldığı öyküler bulunmaktadır. Birkaç öykü birbiriyle bağlantılıdır. Önceki öykülerde geçen karakterler diğer öykülerde de ortaya çıkarlar. Bu kişilerden anlatıcının erkek kardeşi Sinan, kız kardeşi Güneş, babası, annesi ve ilk eşi yer alır. Ya Herru Ya Merru, Uyumak, Sayıklama, Yorumsuz, Kulak, Yakınma, Nine ve Bağımlılar Koğuşu öykülerinde bu karakterlerden biri ya da birkaçı bulunur. Öykülerin kurgulanış şekli herhangi bir kronolojik sıra içermez. Her öyküde karakterlerin ayrı bir özelliği ortaya çıkar ve bunların bir kısmı başka öykülerde de tekrar edilir, örneğin kitabın ilk öyküsü olan Palto’da bahsi geçen Nihal karakteri, birkaç öykü sonrasında –Kurtuluş adlı öyküde- yeniden ortaya çıkar ve ancak o zaman Nihal’in aslında kim olduğunu öğrenebiliriz. Bu anlatım şekliyle kitap bittiğinde adı hiçbir yerde geçmeyen anlatıcının da ayrıntılı bir portresi çizilmiş olur.
Yazarın son kitabı olan Kapan; ölüm, yaşam ve intihar üzerine felsefi yaklaşımlar içerir. Dönüşsüzlüğe Övgü’de yazar, daha önce yazılmış olan İpin Ucu ve Bay Muannit Sahtegi’nin Notları’na, Nietzsche Ağladığında adlı kitabın karakterlerine hatta milattan önce yaşamış olan Romalı şair ve filozof Lucretius’a atıflarda bulunulur. Bu öyküde yoğun olarak intihar düşüncesinden söz edilir. Hayatın bir köle düzeni olduğunu savunan anlatıcı, intiharı bir kurtuluş olarak tanımlar ve bu savını tüm yazarların ölüm beklentisine bağlar, Virginia Woolf’ü ve Ernest Hemingway’i de örnek göstererek destekler:
“Hemen tüm yazarların ölüm beklentisine bel bağladıkları gerçek. Virginia Woolf, Ernest Hemingway, daha niceleri. Bitti’yi algıladıklarında bu yolu seçtiler. Gerçekten yürekliydiler. Bencileyin zayıf, korkak değil.”
Yaşamın anlamsızlığından söz eden Kapan adlı öykü, yazarın kendi sesini yoğun olarak duyduğumuz anlatılardan biri olarak karşımıza çıkar:
“Yaz. Kalacak mı sorusunu sorma. Kalmayacak orası kesin. Kim ne kalmış ki! Sağım hâlâ. Kendim için öyle mi? Avunamayacakmışım, olsun mu? Okunamayacaksın bir gün.”
“Yaşandığına inanılarak ölüm beklenebilir, dayanmanın sınırları zorlanabilir aldatıcılığı. İnanma kapanına kıstırabilsem bilincimi.”
Kapan kısa bir anlatı olsa bile hiçlik kavramı üzerine de düşünceler içerir. Nitekim yazarın çok sonraları varlığının esamesinin bile okunmayacağı gerçeği üzerine odaklanması, salt çözümsüzlüğün asıl çözüm olduğunu vurgulaması hiçlik kavramına ve bir çeşit varlığını koruyamama durumuna işaret eder:
“Anlatmaya kalkışacaklarıma bir yığın kof ayrıntı sığışacak. Ayrık otları boğacak tüm otları, börtü böceği, renkleri. Susmalı değil miyim? Haykırmak, anlamsız böğürtüler de bir tür susmak sayılsa bari. Ben bile bile giriyorum cehennemime. Bile bile kavruluyorum. Hiçliği –hiçlik kavramını- sürdürüyorum inatla.”
Vüs’at Orhan Bener, Kapan’da ölüme ve intihara daha yakın, yaşamdan daha uzak, hiçliğe doğru varoluşçu bir imaj çizer. Kapan, Albert Camus’yu, Heidegger’i ve daha pek çok yazar ya da filozofu görebileceğiniz kısa anlatımına rağmen yoğun anlamlar içeren bir kitaptır. Yazarın anlamsız olduğunu savunduğu hayatı anlamlandırmak adına çıktığı yolculukta Heidegger’in görüşü aklıma geliyor: “Varlığın doğası ancak hiçlikten yola çıkarak anlaşılabilir.” Bener, bu yolculuğu tamamlayıp varlığına ulaşabildi mi bilinmez; ama Kapan’ın bizi yaşamın anlamını sorgulamanın eşiğine getireceği bir gerçektir.
Kaynaklar:
Vüs’at O.Bener’in Yapııtlarına Anlatıbilimsel Bir Yaklaşım, Reyhan Tutumlu
Vüs’at O.Bener’in öykülerinde ve Anlatılarında Ölüm, Ahmet Tüzün