Müjde Alganer ile Artemis Yayınları’ndan çıkan kitabı ”Ziziro” hakkında detaylı bir söyleşi yaptık. Her zamanki zarafetiylee bizleri yanıtlayan Müjde Alganer’e teşekkür eder, sizlere keyifli okumalar dileriz.
İsterseniz söyleşimize edebiyat yolculuğunuz ile başlayalım. Müjde Alganer’in edebiyatla dostluğu nasıl başladı?
2010 yılında ilk kitabım yayımlandı. Bu kitabı yazmadan önce önce Murat Gülsoy’un “Büyübozumu” kitabını üç kere okumuştum. Daha sonra neredeyse dört sene aralıksız bir şekilde Murat Gülsoy’un atölyesine devam ettim. Ardından bunu benzer atölyeler ve editörlük eğitimleri takip etti.
Bir anne kızın hikâyesi olan Ziziro’nun çıkış noktası ne oldu? Ziziro’nun oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Kızımın ergenliği ilham kaynağıdır. Onun ergenlik dönemindeki hezeyanları, sorunları, duygu ve düşünceleri ilk elden ilham kaynağım oldu. Sonra bunu bir kurgu çerçevesinde tasarladım. Acılı bir süreçti çünkü ailenin üç kuşak kadınının düşünce ve duygularını patchwork şeklinde işledim.
İki kadının kendilerine özgürlük alanı yaratma öyküsünü konu alan kitap sıra dışı bir anne ile karşılıyor bizi, Diren’in hikâyesi gibi başladığımız kitap, aslında farklı bir profil çizen anneye dönüyor. Müjgan inancını kaybettiği için mi karamsar ve mutsuz?
Aslında Müjgan mutsuzluğundan da besleniyor. Ve Diren de onun bir küçük kopyası –istemese de. Acının öğrettiğini gösterir gibiler! Sonuna kadar bunu ispat etmeye çalışıyorlar.
Aslında romanın kilit karakteri Müjgan mı?
Aslında Diren. Diren, zor aile koşullarında var olma savaşı veriyor. Aile kavramının sorgulandığı bir kitap Ziziro. Ailenin kutsallığını ve bilinen anlamlarını sabote ediyor. Kitabı okuyan bir arkadaşım bana “Böyle bir anne olabilir mi?” dediğinde görevimin tamamlandığını hissettim. Aile belki de en çok zararları görüp şansımız varsa buradan yeşermeyi becerdiğimiz bir ünite. Ve tabii ki “çekirdek aile” içinde birçok tamamlanmamışlıkları barındırıyor ister istemez. Eski anlamını çoktan kaybetmiş.
Ziziro’nun hikâyesi samimi ve içten, yıllardır yaşadığımız, yaşamaya devam edeceğimiz, kuşak çatışmalarını, kadınların bitmek bilmeyen direnişlerini yansıtıyor? Ziziro’nun hikâyesinde gerçekler var mı? Müjde Alganer’den yansımalar görebilir miyiz?
Elbette. Annem ben ve kızım… Kimin kim olduğunun karıştığı bir bulmaca diyebilirim.
Karakter seçimlerinizden söz etmenizi istesem. Kurgusal metinler karakterler üzerine inşa ediliyor demek yanlış bir tanımlama olmayacak diye düşünüyorum. Sizin karakter seçimlerinizi neler etkiliyor? Müjgan karakteri nasıl ortaya çıktı? Konu mu karakteri şekillendirdi yoksa karakter mi konuyu oluşturdu?
Baştan beri konuştuğumuz minvalde aslında gerçek hayattan yola çıktım. Elbette ki ağustos böceği ve kayıt yapan bitki metaforları benim için çok özel dayanaklar oldu, çıktığım yolda. Bunlar aslında hikâyeyle de hemhaller. Matematik izleği de ayrıca, deneysel bir girişim oldu. Belki de matematik bilmeyenler için anlamsız bir örüntü ama bilenler için farklı bir lezzet olduğunu düşünüyorum.
Diren ismiyle de eşleştirecek olursak, aslında zayıf bir karakter değil ama hayatın bir noktasında hemen hepimizin başına gelen onun başına da geliyor bir döngüde takılıp kalıyor? Karakteri buna zorlayan sebepler neler olabilir? Aile, yetişme tarzı, kültürel baskılar mı?
Hepsi… Hepimiz onlarca uyaranın etkisi altında değil miyiz şu sözde “modern” yaşamda?
Sanat/edebiyat istemediğimiz, yapamayacağımız, yaparsak bizi yaralayacak dayatmalara karşı durma konusunda bize yeni yollar açabilir mi?
Başka ne açabilir bilmiyorum… Geleceğe kalma, iz bırakma, haykırma, tarihsel tanıklık açısından daha kuvvetli bir mecra yok bence. Tabii ki söyleyecek esaslı bir söz ve bunu söyleme üslubu olmalı.
Müjde Alganer sadece roman yazarı değil. Öykü de yazıyorsunuz. Roman ve öykü arasındaki farklar nelerdir? Müjde Alganer kendini hangi türe daha yakın buluyor?
İkisini de seviyorum. Farklı türlerde kayda değer eser yaratmak bir Murathan Mungan gibi şiir, deneme, roman, öykü, şarkı sözü yazabilmek isterdim.
Her yazarın etkilendiği, kendine yakın bulduğu yazarlar vardır. Sizin yazım yolculuğunuzda etkilendiğiniz yazarlar kimlerdir?
Peter Handke, Alejandro Zambra, Murat Gülsoy, Hermann Hesse, Murathan Mungan, Stephen Zweig, Stephen King, Kafka, Dostoyevski, Peride Celal, Suat Derviş, Ayfer Tunç
Bir roman kahramanı olsaydınız hangi karakter olurdunuz? Neden?
Raskolnikov olurdum. Çünkü hep sıra dışıydım.
Son olarak Müjde Alganer’in edebiyat yolculuğunda bundan sonra neler olacak? Yeni projelerden bahseder misiniz?
Yakında yeni bir kitap var. Başka bir dille bambaşka bir konuyla.
Yazar Hakkında;
ODTÜ İşletme mezunu (1993), Marmara Üniversitesi Sos. Bil. Enst. İnsan Kaynakları Yönetimi Programı Yüksek Lisans (1996) tamamlamış olan yazar, yirmi seneye yakın banka, fabrika ve danışmanlık şirketlerinin İnsan Kaynakları birimlerinde çalıştı.
2016 senesinden itibaren editörlük eğitimleri aldı, geliştirici editörlük ve yazar danışmanlığı yapan Ajans Tempus’un sahibi olarak aktif olarak çalıştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde öykü, şiir ve incelemeleri ile yer aldı.
2010 yılında Galata Yayıncılık tarafından “Yedilemma” isimli fantastik romanı, 2016 yılında Goa Yayıncılık tarafından “Var Olmak Yasaktır” isimli roman ile “Ruj” isimli hikâye kitabı, 2019 yılında da Alfa-Artemis Yayınları tarafından “Ziziro” isimli romanı yayımlandı.