https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Nietzsche’nin ‘’Bengi Dönüş’’ Felsefesi, Kişinin Yaşam Serüvenine Farklı Bir Bakış Açısıyla Devam Etmesine Olanak Sağlayacak.

Sevgili okurlarım, bugünkü köşemde bir işin sonunu görmeden düşmeyi kabul eden, tüm olumsuzluk senaryolarını peşinen yazan ve oynayan kişilerin portresinden bahsedeceğim. Bu portrenin içerisine ayrıca Alman filozof Nietzsche’nin öğretilerini de ekleyeceğim. Kişi, yaşam serüveni boyunca acının, bedeninin tüm noktalarında hükmünü sürdüğünü ve yara alan, yıpranan kalbinin de yorulduğunu fazlasıyla hissedebilir. Fakat tüm bunları hissetmeyi göze almışken, serüvenin ortasında çekip gitmek doğru mudur? Var olmak başına gelecek her türlü felaketi zaten göze almak değil midir? Art arda sıraladığım sorularımı sizler deneyimlerinizden yardım alarak cevaplandırırken, Nietzsche’nin “Bengi Dönüş” diye isimlendirdiği felsefesinden kısaca bahsederek, yaralanmış ve bir o kadar da yıpranmış kalbinizin yeniden başka bir savaş için nasıl dirençli kaldığına ve ısrarlı bir şekilde atmaya devam ettiğine şahitlik edeceksiniz.

Nietzsche’nin “Bengi Dönüş” diye adlandırdığı felsefesi, hayatı aynı şekilde yaşadığımızı ifade ediyor. Bu felsefi kavramı biraz daha açmak gerekirse; değişkenliğin, yenilenmenin aksine tekdüze bir biçimde hayatın sürdürülmesi anlamına geldiği söylenebilir. Kavramın ne ifade ettiğini okurken ruhunuzu sıkan halatlar olsa bile, bu halatlara başka bir bakış açısıyla bakabilirsiniz. Mesela öncelikle, bunların bir halat olup olmadığından başlanabilir. Nietzsche’nin “Bengi Dönüş” felsefesindeki amacı şudur: Kişinin süregelen hayatı içerisinde köşeye sıkıştığını hissetse dahi, sıkıştığı o köşeden çıkmak için çaba göstermesidir. Bunu karanlıktan aydınlığa çıkmak için yaratacağınız çıkış yolu olarak görmeniz de mümkündür. Nietzsche, çıkış yolumuzun bir başkasının değil, bizim tarafımızdan bulunmasını ister. Ve işte bu yüzden karanlığı gün yüzüne çıkarmak ve aydınlığı bulmak için biraz efor sarf etmemiz gerekir. Üstelik kişinin aynı sıradanlıkla devam eden hayatından şikayetçi olması yerine, her koşulda hayatını sevmesini ister Nietzsche. Eğer kişi serzenişlerini bir kenara bırakıp hayatına razı olmayı, yani onu benimsemeyi bilir ise yaşadığı her dakikadan zevk almasını da bilecektir. Mesela kuşların aynı gökyüzünde sürekli uçmaktan şikayetçi olduklarını düşünmenin garip ve saçma olduğunu söyleyebiliriz değil mi? Kuşların yaşam alanının gökyüzü, uçmanın da varlıklarına özgü bir şey olduğunu göz önünde bulundurarak kanatlarından sıkıldıklarını düşünmek de “Bu ne saçmalık!” dememize sebebiyet verebilir.

Sevgili okurlarım, bu bağlamda yaşamdan sıkılmanın ve önümüze çıkan her engeli yok etmek yerine, ruhumuzu yormanın doğru olmadığının farkına varmış oluyoruz. Nietzsche’nin dediği gibi: “Fırtınaların denize doğru yöneldiği ve sıradağların su içtiği yerde, herkes kendini sınamak ve bilmek için bir defa gündüz ve gece nöbeti tutmalıdır.” Son olarak ben de birkaç bir şey söyleyerek sevgili okurlarımın sevgiyle ve umutla kalmasını diliyorum. “Yaşam serüvenimiz boyunca birtakım tümsekleri aşmak zorunda kalacağız. Ama unutmayalım ki, tümsekleri aşmak için bize bahşedilen güç içimizde. Her birimizin gücü ve tümsekleri aynı değildir. Bu yüzdendir başkasının kulağına uygun ses olamayışımız. Yaşam serüveninde savaşçı sensin. Yaşam savaşını kendi yöntemlerinle devam ettir.”