Uzun zaman olmuş bir kitabın içinde kaybolmayalı. Ve kaybolduktan sonra yol iz sormak için hikâyenin içerisindeki karakterle konuşmaya yeltenmeyeli. Okurun yazarını bulması, bulduktan sonra da onunla diyaloğa girebilmek hevesiyle öykülerde kendine uygun bir karakter araması durumuydu benimkisi. En son Paul Auster ve Yusuf Atılgan okurken böyle hissetmiştim. Ne kadar şanslıyım ki, bir kez daha yazarımı buldum: Fadime Uslu.
“2011 Yunus Nadi Öykü Ödülü”ne layık görülmesine şaşırmamalı. Alışılagelen hikâye kitaplarının hiçbirisine benzemiyor “Gölgede Yaşamak.” İçinde birbirinden bağımsız kısa öyküler yok. Bilakis tek başına roman olabilecek konu genişliğine sahip iki kurgudan, bir bütünü tamamlayan farklı iki hikâye sunmuş Fadime Uslu. Kitaba ismini veren “Gölgede Yaşamak”, yazımın başında bahsettiğim iki büyük yazara beni götüren yoldu esasında. Oyuncu, Anlatıcı ve Çözücü olarak üç farklı pencere açmış kendisine yazar. Ve pencerelerden birinde gördüğünüz manzara, diğer pencerelerde bambaşka bir açıyla gözünüze çarpıyor, zihninizi kurcalıyor. Genel olarak okuyucunun kitapta taraf tutması ve karakterlerden birisinin yerine kendi koyması bir alışkanlıktır ya, işte bu durumu tamamen ortadan kaldırıyor “Gölgede Yaşamak. ”Siz hikâye anlatıcılarından kimin dürüst davrandığı ile kimin duygularını yalınlaştırdığı arasında gidip gelirken, ilerleyen olay örgüsünde yazar sizi gerçek samimiyetiyle kucaklıyor. İçe bakış yönteminin zenginliklerinden sonuna kadar faydalanan Fadime Uslu, gerçeği renkli bir çerçevenin içerisine alarak odanızın baş köşesine asmak isteyeceğiniz bir hale sokmuş diyebilirim rahatlıkla.
Kitaba can veren ikinci öykü “Saklanan” da küçük kardeş gibi. Kendi kimliğini, varoluşunu net biçimde ortaya koyabilecek kadar karakterli fakat büyük kardeşiyle aynı gen haritasını paylaştığını da ispat ediyor her sayfasında ve ilk öykünün çizdiği psikolojik motiflerden uzaklaşmadan sahne alıyor. Onda da kendine has bir döngü var ve konunun okuyucuya öyküyü okumakla yetinmemeyi tembihleyerek ekstra görevler yükleme otoritesinin varlığı hemen göze çarpıyor. Bir şekilde hikâyenin dediklerini yapan gözleriniz satırları takip ederken, düşüncelerinizden uzaklaştığınız noktaya işaret koyuyorsunuz zihninizle. Bunun adı yolculuk. Öyküye başladığınız yerdeki kişi, hikâyenin sonunda onu bekleyen okuyucuya el salladığında ancak anlıyorsunuz Fadime Uslu’nun sizi götürdüğü yeri.
Başka bir açından bakarsak, biçim olarak yakalanan özgünlük, dil ve anlatımda da ayak izlerini belleğinizdeki halının üzerine bırakıyor diyebiliriz. Hikayelerdeki zamanı ölçüp biçerek karakterlerin üzerine şıp diye giydiremediğiniz gibi olayları da nedenselliği sorgulamadan peş peşe birbirine ekleyemiyorsunuz. Farklı döngüsü, bulmaca çözmeyi andıran gizemi ve düşüncelerinizle oynamayı seven karakterleriyle, yazarının zekasına hayranlık duyacağınız bir kitap “Gölgede Yaşamak.”
Ayrıca yazarın diline hâkim olan “okuyucuya direk ulaşma” özelliğini hemen fark etmek de mümkün. Yormayan tasvirlerin öykünün kişilerinden ziyade, olayların geçtiği mekanları güçlendirdiği göze çarpıyor. Psikolojik arka alanları geniş bırakılmış karakterlerin fiziksel özelliklerini detaylı anlatarak, olay kişilerinin hayal gücümüzdeki mevcudiyetlerini zayıflatmak istememiş Fadime Uslu. Aksine ruha, öze ve kişinin varoluşunu sorgulama biçimlerine yönelmiş. Onları sarmalayan detayları nakış işler gibi zengin anlatımlarıyla süsleyip insanların ruh halini o çevrede bırakmış. Bu sayede karakterlerin tavırları, konuşmaları ve olaylara karşı verdikleri tepkileri daha net biçimde anlıyorsunuz. Gölgede yaşayan ve bir açıdan gölgede kalmaya mecbur olanların hikayesi bunlar. O yüzden yüzler, görüntüler önemsiz. O koyu karaltının duvarda çizdiği resme iyi bakmalı. Gerçeğinden ne kadar büyük veya ne kadar küçük diye sorgulamak yerine, gölgenin sahibini bulmalı. Peki boyut önemli mi? Her koşulda gerçeğin konuşamayan bir kopyası sayılmaz mı gölgeler? Ve dahası orada yaşanabilir mi?
Üzerine düşündükçe daha fazla tartışacağınız, fikirleriniz çarpıştıkça da olayları basitçe açıklamayı kendinize yakıştıramayacağınız, çok zengin bir evren yaratıyor Fadime Uslu. Güneşi bulun, duvarı seçin, gölgeye uzatın ellerinizi. Konuşmak da o sessizlikte olur, yazmak da. Okuduktan sonra cömertliğine teşekkür edeceğiniz bir yazar ve onun geniş evrenini bırakıyorum buraya. Fadime Uslu, “Gölgede Yaşamak.” Keyifli okumalar.