https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Aiaie’nin kumlu cadısı Kirke,

Bir yaz akşamında veda ediyorum senin ölümle mayalanan ölümsüz ruhuna

Ölüm bir sarmaşık mı

Daha doğduğumuz ilk anda içimizde filiz veren

Tanrısallığın kıyısından bile geçemeyecek oluşumuzun asi bir nişanı mı

Bir gün ölecek olmak

Toprağın koynunda çürük bir et

Yaşamış ve tükenmiş bir iskelet

Hepsi bu mu insan olabilme hikayesinin

 

Tanrıçalığının anahtarını kaybeden Kirke,

Hazin bir yazın ortasında

Bunca tuzun ve idrakın arasında tuttun ellerimden

Başkaları tarafından yapıldığını sandığım

Varlığına aldandığım tüm büyülerin

Benim ciğerlerimden üflenen nefesle bağlandığını gösterdin bana

Herkes kendinin büyüsüdür

Böyle düğümlü, uçurumlu bir dünyada

 

Aşklarını ölümlü kumlara gömen Kirke,

Bir aşkın son aşkın olabilmesi için ancak ölmen gerekirdi

Sonsuz bir yalnızlık ancak böyle bir bedelle bertaraf edilebilirdi

Soysuzluk ne büyük cennet

Aslanlı tabuttan ada

Kirke için sonsuzların ardında ölüm demek

 

İnsan olmak, ölmekten vazgeçmek demek değil mi

Bir kere ve tam

Bir kere ve hür

Bir ve son

Sev ve tüken

Yaşa ve öl

Omzunda taşıdığın göğü çöz

Hüznünün balonu özgür kalsın

İçinde tuttuğun havayla

Başka tanrıların iğnelerine tutsaksın

Daima.

Böyle duyurdu Kirke

Adının yelkeni sayılan adasını,

Aiaie’nin hırçın cadısını,

Babasının altın tasmasını,

Kadınlığın değişmez yazgısını,

Büyümeyen tanrı bakışlarını,

İlahı ve cinneti,

Arzuyu ve hicreti

Böyle akıttı iliklerimize

Aşılmaz dağlardan sürgüne inen tanrıçadan hepimize

Medcezirli bir çağrı

Kabında uyuyan iradenin tılsımını keşfet

Büyü daima senin iç sesinden

Kalbinin kadehine dökülecek

 

27 ile sonlanan cesur Kirke

Gerçeğine dönmek için özünü akıttığın tüm otlar sana rehber olsun

Ateşe ve şiddete karşı duran dik ve esnek omurgan

Kumu şenlendiren adımların

Otları ufalayan kıdemli parmakların

Seni dünyadan kayıran ilk merhamet anın

Bugüne kadar olduğundur.

Çemberin başına dönen insan sesini

Saygıyla kutsarım.

Farklılığın hazin felaketini

Hiçbir tanrı bu denli incelikle taşıyamaz

 

Temmuz’un sonu Ağustos’un başı Kirke,

Bir başlangıcın kancalı ağrısı

Athena korkusu uzanmışcasına titreyen yorgun başımın

Anladıkça taçlanan altın yasası

Bizi canlı günlere çağırıyor

Hüküm ömründür

Hükmeden gönlündür

Hükümdar bedenin

Kim olduğun bu kara cennette

Bulabildiğin yegâne mahzenin.