Aiaie’nin kumlu cadısı Kirke,
Bir yaz akşamında veda ediyorum senin ölümle mayalanan ölümsüz ruhuna
Ölüm bir sarmaşık mı
Daha doğduğumuz ilk anda içimizde filiz veren
Tanrısallığın kıyısından bile geçemeyecek oluşumuzun asi bir nişanı mı
Bir gün ölecek olmak
Toprağın koynunda çürük bir et
Yaşamış ve tükenmiş bir iskelet
Hepsi bu mu insan olabilme hikayesinin
Tanrıçalığının anahtarını kaybeden Kirke,
Hazin bir yazın ortasında
Bunca tuzun ve idrakın arasında tuttun ellerimden
Başkaları tarafından yapıldığını sandığım
Varlığına aldandığım tüm büyülerin
Benim ciğerlerimden üflenen nefesle bağlandığını gösterdin bana
Herkes kendinin büyüsüdür
Böyle düğümlü, uçurumlu bir dünyada
Aşklarını ölümlü kumlara gömen Kirke,
Bir aşkın son aşkın olabilmesi için ancak ölmen gerekirdi
Sonsuz bir yalnızlık ancak böyle bir bedelle bertaraf edilebilirdi
Soysuzluk ne büyük cennet
Aslanlı tabuttan ada
Kirke için sonsuzların ardında ölüm demek
İnsan olmak, ölmekten vazgeçmek demek değil mi
Bir kere ve tam
Bir kere ve hür
Bir ve son
Sev ve tüken
Yaşa ve öl
Omzunda taşıdığın göğü çöz
Hüznünün balonu özgür kalsın
İçinde tuttuğun havayla
Başka tanrıların iğnelerine tutsaksın
Daima.
Böyle duyurdu Kirke
Adının yelkeni sayılan adasını,
Aiaie’nin hırçın cadısını,
Babasının altın tasmasını,
Kadınlığın değişmez yazgısını,
Büyümeyen tanrı bakışlarını,
İlahı ve cinneti,
Arzuyu ve hicreti
Böyle akıttı iliklerimize
Aşılmaz dağlardan sürgüne inen tanrıçadan hepimize
Medcezirli bir çağrı
Kabında uyuyan iradenin tılsımını keşfet
Büyü daima senin iç sesinden
Kalbinin kadehine dökülecek
27 ile sonlanan cesur Kirke
Gerçeğine dönmek için özünü akıttığın tüm otlar sana rehber olsun
Ateşe ve şiddete karşı duran dik ve esnek omurgan
Kumu şenlendiren adımların
Otları ufalayan kıdemli parmakların
Seni dünyadan kayıran ilk merhamet anın
Bugüne kadar olduğundur.
Çemberin başına dönen insan sesini
Saygıyla kutsarım.
Farklılığın hazin felaketini
Hiçbir tanrı bu denli incelikle taşıyamaz
Temmuz’un sonu Ağustos’un başı Kirke,
Bir başlangıcın kancalı ağrısı
Athena korkusu uzanmışcasına titreyen yorgun başımın
Anladıkça taçlanan altın yasası
Bizi canlı günlere çağırıyor
Hüküm ömründür
Hükmeden gönlündür
Hükümdar bedenin
Kim olduğun bu kara cennette
Bulabildiğin yegâne mahzenin.