https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Merhaba değerli okuyucularımız.  Yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Fısıltılar” kitabı ile “Oya Akçizmeci” var. 

Merhabalar Oya Hanım, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

 

İlk sorumuza Edebiyat yolculuğunuz ile başlayalım. Nasıl başladı bu yazma serüveni?

Merhaba, öncelikle benimle röportaj yaptığınız için ben de çok teşekkür ederim.

Edebiyat yolculuğum beş sene önce başladı. Çok kitap okuyordum ve ilk romanım olan “Ümit Penceresi” hep aklımda olan ve beni çok etkileyen, bana çocukluk yıllarımda anlatılan bir yaşamöyküsünü romana çevirme isteğimle başladı. Bunun için dersler aldım. Kurguların nasıl yapılacağını, kurguyu yazıya dökme tekniklerini, roman yazmanın inceliklerini öğrendim. Bu konuda özellikle editörüme çok şey borçluyum. İlk romanımla birlikte yazmanın keyfini almıştım artık. Ardından ikinci romanım “Saçlarımdaki Rüzgar” tesadüfen okuduğum bir cümleden ortaya çıktı. Sonra da “Fısıltılar” geldi.

 

Son kitabınız Fısıltılar’ın oluşum sürecinden bahseder misiniz? Yeni kitapta okuru neler bekliyor?

Önceki iki kitabımda olduğu gibi, bu romanımda da aynı dönemlerdeki (1850-1940) güçlü bir kadın karakteri yazma fikriyle yola çıkım.  Araştırmalarım sırasında tarihte yerini almış değişik kadın karakterlerini inceledim. Bunlar arasında yaşamı beni etkileyen tarihi şahsiyetlerden ilham alarak romanımı geliştirdim.

Bu romanda okuru, güçlü, her koşulda ayakları üzerinde durabilen ama geçmişle de yüzleşebilen bir kadın karakterin yaşadıkları bekliyor.

Karakter seçimlerinizden söz etmenizi istesem. Kurgusal metinler karakterler üzerine inşa ediliyor demek yanlış bir tanımlama olmayacak diye düşünüyorum. Sizin karakter seçimlerinizi neler etkiliyor? Konu mu karakteri şekillendirdi yoksa karakter mi konuyu oluşturdu?

Benim tüm romanlarımda güçlü kadın karakterler vardır. Yani, aslında karakter romanlarımı şekillendiriyor. Yakın tarihi dönem içinde yaşamış güçlü kadın karakterleri araştırıyor, bunlar içinde yaşam serüveni yazmaya değer olanlardan ilham alarak romanımı kurguluyorum. Dönemin sosyo-ekonomik ve siyasi yapısını da arka planda işlemeyi seviyorum. Böylece romanda gündelik hayat akıp giderken o hayatın akışını etkileyen olayları da okuyucuya aktarmış oluyorum.

Sanat/edebiyat istemediğimiz, yapamayacağımız, yaparsak bizi yaralayacak dayatmalara karşı durma konusunda bize yeni yollar açabilir mi?

Tabi ki, en geniş anlamıyla sanatın, özelde edebiyatın insanın ve/veya toplumların düşüncelerine ışık tutmasındaki ve onlara yeni ufuklar açmasındaki yeri yadsınamaz. Biraz da o yüzden tarihimizde güçlü kalabilmiş kadın karakterlerin yaşadıklarından ilham alarak bir çok olumsuzluğa rağmen dimdik ayakta kalabilen kadın karakterleri romanlarımda işliyorum.

Her yazarın etkilendiği, kendine yakın bulduğu yazarlar vardır. Sizin yazım yolculuğunuzda etkilendiğiniz yazarlar kimlerdir?

En başta Sebahattin Ali, Jose Saramago, Yuval Noah Harari, Mine Kırıkkanat, Amin Maalouf, Yaşar Kemal…

Yazmak için bir meselesi olması gerekiyor yazarın diye düşünüyorum. Lafı uzatmadan sormak istiyorum. Oya Akçizmeci’nin meselesi nedir?

Bir meselem var diyemiyorum doğrusu. Yılladır severek çok roman okuyan bir kişiydim. Bir gün “ben de yazabilir miyim?” diye düşündüm.  Bu düşünceyi, yazmaya yönelik eğitim ve atölye çalışmaları izledi. Sonra da malum yazmaya başladım.

Yazmayı çok seviyorum. Bu benim için nefes almak gibi bir şey oldu zamanla. Bir romanım yavaş yavaş klavyelerde hayat bulmaya başladığında ben de romandaki yaşamı  içimde hissediyorum. Bir anlamda roman yazmak benim için bir tutkuya dönüştü.

Son olarak, yazmak isteyenler için önerileriniz nelerdir? Bu konuda verilen ilk öneri, çok okuyun olmaktadır. Sizce çok okumak, yazmak için yeterli midir? Bir yazar çok okumanın haricinde nelerden beslenmelidir?

Bence de çok okumak bir ön koşul. Okumak, farkında olmadan roman yazmakla ilgili birçok doneyi de bilinçaltınıza yerleştiriyor. Sonra bunun eğitimini almak gerekiyor, eğitim ve atölye çalışmaları da olmazsa olmazı. Bunlar doğal olarak teknik hususlar. Ama roman yazabilmek için yeteli değil. Roman yazabilmek için romana konu olan olayı, kurguyu ve karakterleri içinizde hissetmeniz gerekir. Bazen “hah tam işte bu!” dersiniz. İşte bunu dediğinizde ilk romanınızı yazmaya başlarsınız.

Değerli Oya Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…

İlginiz için bende çok teşekkür ediyorum.. Çalışmalarınızda başarılar dilerim..

Oya Akçizmeci hakkında:
     1960 yılında Adana’ da doğdu. Çocukluğu ve gençliği İstanbul’ un Beşiktaş ilçesinde geçti. Beşiktaş Kız Lisesi ve Gazi Üniversitesi’nden mezun oldu.
     Yaşantısının büyük bölümünde Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Orta Dereceli Okullarda öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik yıllarından itibaren edebiyata büyük ilgi duydu.
       2018 yılında roman yazmaya başladı. İlk romanı “Ümit Penceresi” 2019 yılında yayımlandı. Bunu 2020 yılındaki “Saçlarımdaki Rüzgar” takip etti.  Üçüncü romanı “Fısıltılar” yeni çıktı.
        Oya Akçizmeci evli ve bir kız annesidir.