https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg
“Bu dünya böyle, kıyamete dek asla aynı fikirde olmayacağız. Düşüncelerimizi, aptallık olmasa bile, hırs, düşmanlık, cehalet, çekememezlik ve rekabet yönetecek.”
Çocukken masal dinlemekten her zaman keyif almışımdır. Bir masalın özü nedir? İyilik her zaman kötülüğü yener, sonlar güzeldir ve yazar, genç dinleyicilere bir ders vermeye çalışmak için karakterleri kullanır. Çocukken onları dinlediğimde kendimi hep çeşitli durumlarda gördüğümü hatırlıyorum. Aklımda devasa şatolarda dolaşmak hatta tehlikeli ejderhalarla savaşmak ve gerçek bir peri masalı kahramanı olarak iyiyi ve gerçeği, kötülükten korumak geçerdi. Muhtemelen çoğu çocuk kendini bu şekilde görüyordu. Ve büyük olasılıkla kendilerine bir gün en iyi şövalyeler, en sevilen prensesler olacaklarına veya her yerde adaleti sağlamak için savaşacaklarına söz vermişlerdir.
“Bir varmış bir yokmuş…” Bir metin bu sözlerle başlıyorsa bunun bir masal olduğundan şüphe edilemez. Masallar kültürel miras olarak sınıflandırılır, her ülke ve kültürde peri masalları, mitler ve efsaneler veya nesiller boyunca ağızdan ağza veya eski kitaplarla aktarılan geleneksel masallar vardır.  Birçok kişi onları çocukluk anılarıyla ilişkilendirir ancak yine de genellikle klişeleri ve modası geçmiş rol modellerini aktardıkları için eleştirilirler. Masal lanetlerini, mutlu sonları, kötü kraliçeleri, büyük kötü kurtları ve hikâyenin merkezindeki ahlakı seviyoruz. Ancak hâlâ büyüleyici olsalar da en iyi masallardan bazıları da eskimedi mi? Masalların yeniden anlatımları karanlık bir şekilde ele alabilir, güncellenebilir. Tam bu noktada Faruk Duman, Kargasabunu’nda masal dünyasından seçtiği on metne yeniden hayat vermiş ve bunu yaparken masalların doğal yapısını bozmadan, kendi üslûbu ile anlatmış.
Faruk Duman, kitabın arka kapak yazısında kendini şöyle ifade ediyor: “Ta ilkokul yıllarımdan, yani kitap okumaya ve büyüklerden masallar dinlemeye başladığımdan beri, büyülü, gerçeküstü, hayallerle dolu dünyalar o kadar ilgilimi çekti ki, yazmanın asıl amacı, benim için, bu dünyaya/dünyalara yolculuk oldu…”
Şimdi bu yolculuğuna bizleri ortak ediyor. Yeni, yeniden masal dünyasının o büyülü kapısını aralamış ve gerçeğe geçmemizi bekliyor…
“Dünyanın ansızın bambaşka bir şeye dönüşmesinden, ürpertici, yıkıcı, adeta başlı başına bir hastalığa dönüşmesinden korkuyordum elbette. Bir hastalık. Acaba dünya başından beri yalnızca bir hastalık mıydı? Dünya koleranın ya da vebanın kendisi miydi?”
Yazar hakkında: Ankara Dil ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünden mezun oldu. Öyküleri, 1991 yılından beri Yazıt, Damar, Papirüs ve Adam Öykü gibi dergilerde yayınlandı. 1996 yılında Çankaya Belediyesi’nin Öykü-Şiir Yarışması’nda Çocuk Öyküleri dalında ikincilik aldı. Bu öyküleri daha sonra Mızıkçı Mızıka adıyla yayınlandı.[1][2] İlk öykü kitabı Seslerde Başka Sesler 1997 yılında yayınlandı. 1998’de Orhan Kemal ödülleri öykü dalında ikincilik ödülü kazandı. 2000’de Sait Faik Hikâye Armağanı, 2004’te Haldun Taner Öykü Ödülü, 2010’da Yunus Nadi Roman Ödülü‘nü kazandı.