https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Öykü, özellikle son yıllarda toplumsal olaylara ve ülke gündemine değinen örneklerle dikkat çeken bir tür haline geldi. Dergilerde yayınlanan, dijital sitelerde paylaşılan, bu nedenle okuruna hızla ulaşan öykü böylece söyleyeceği sözü gündemi de takip ederek hızla aktarabiliyor. Bu da öykünün hep gözde bir tür olarak yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor. Genç yazarların öyküye eğilimi ve bağlılığı da her geçen gün artıyor. Bu yeni yazarlardan biri de Yeşim Çıtak.

 

Çıtak, 1980’lerin sonlarına doğru Ankara’da doğmuş. Anadolu Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra, senaryo yazarlığı alanında kendine sağlam bir yer edinmiş. Kariyerine televizyon kanalları ve dijital platformlar için senaryo yazarak başlayan Çıtak, özellikle dizi sektöründe adını duyurmuş, farklı projelere imza atmış.

 

Yeşim Çıtak, ilk kitabı Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var’da da görüleceği gibi özellikle toplumsal temalarla ilgileniyor; toplumun her kesiminden insanı duyarlıkla inceliyor ve öykülerine konu ediniyor. Güçlü bir gözlem yeteneğine dayanan bu öykülerin karakterleri böylece inandırıcı bir biçimde işlenmiş oluyor. Öykü kişilerinin konuşmalarındaki doğallık da bu kişilerin yaşam alanlarından gözlem yoluyla seçildiğini, işlendiğini gösteriyor. Öyküde doğallık ve inandırıcılık, okurun dikkatini çektiği oranda, eserin niteliğini de yükseltiyor. Böylece akılda kalıcı, güçlü bir öykü derlemesi çıkıyor karşımıza.

 

Çıtak’ın öyküleri, güçlü karakterler ve derinlikli diyaloglarla bezeli, toplumun en görünmeyen kesimlerine ışık tutan öyküler sunuyor. Toplumsal eşitsizlik, kadın hakları, gençlik sorunları, işçi sınıfının mücadelesi ve azınlıkların yaşadığı zorluklar gibi temalar, Ankara’nın özellikle öğrenci mücadeleleriyle öne çıkan bir dönemi, bu kesimlerden seçilen kişilerin Ankara’nın insan hakları heykeli, Konur Sokak gibi mekânlarında yaşadığı aşklar, siyasi gerilimler ve sıkıntılar… Ve her şeye karşın umut…

 

Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var, on iki öyküden oluşuyor. Her bir öykü, karakterlerin içsel çatışmalarını, toplumla olan ilişkilerini ve çevrelerinde var olan adaletsizliklere karşı verdikleri mücadeleyi mercek altına alıyor. Öykülerin yayıldığı geniş alana iki örnek vermek istiyorum: “Halının Kahrolası Tozu” bir öğrenci evi öyküsü. Öykü, halıya yatırılarak başına polis botuyla basılmış karakterin gözünden anlatılıyor. 90’ların sıkça yaşanana polis baskınlarını Çıtak, yer yer ironik bakış açısını da ihmal etmeden anlatıyor. Dikkat çekici, özellikle bir öykü kitabının ilk sayfaları için kolay unutulmayacak bir öykü.

 

“Yenge Yılmaz’ın Hazin Hikâyesi” yurtdışında çalışan lokanta işçileri arasında geçen bir öykü. Kaçak işçilerden Yılmaz, arkadaşlarının çeşitli söylentiler nedeniyle taktığı adla “Yenge Yılmaz”, kaçaklık, parasızlık, sınır dışı edilme korkusu ve aşk arasında yok olup gidiyor. Çıtak bütün bu değişik insan tiplerini başarıyla anlatmış.

 

Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var, olay örgüsünü de, betimlemeleri de diyalogları da ihmal etmeden, üslup gösterilerine girişmeden, kahramanların iç dünyalarını, toplumsal koşullarını inceleyerek, okurun onlarla duyarlık kurabileceği biçimde, net öyküler yazmış. Başarılı bir ilk kitap olarak ilgiyi hak ediyor.