1. İnce Memed – Yaşar Kemal
1955’te ilki yazılan bu eser, tam dört tanedir. Adeta Türk toplumunun özünü verir. Toroslarda geçen hikaye; isyanın, cahilliğin, köy hayatının bir panoramasını çıkartır. Ayrıca seri, Köy romanlarının ve toplumcu gerçekçilik akımının en yetkin örneğidir.
2. Tutunamayanlar – Oğuz Atay
Türk Edebiyatı’nın ilk modernist anlatısı olma özelliğindeki Tutunamayanlar, aslında ilk çıktığında çok rağbet görmemiştir: Belki de adı gibi, kitabın varoluşu da tutunamamak üzerine kurulmuştur. 90’lı yıllarda dikkat çekmeye başlayan kitap, günümüzde üzerinde en çok durulan eserlendendir. Kısaca, okuyucu gecikmeli de olsa, Atay’ın “Ey okuyucum nerdesin acaba?” sorusuna, onu okuyarak cevap vermiştir.
3. Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
1961 yılında yazılan bu eser, birçok bakımdan değerlidir. Öncelikle edebiyatımızın ve belki de hayatımızın en büyük meselesi olan Doğu – Batı meselesini anlamak için bu esere bakılmalıdır. Bunun yanında Türkçenin anlatı sahasındaki en yetkin örneği, tartışmasız bu kitaptır. Şöyle denilebilir, Tanpınar şiirde başaramadığını romanda başarmıştır: bu kitapla.
4. Memleketimden İnsan Manzaraları – Nazım Hikmet
Belli ve haklı sebeplerden dolayı Nazım Hikmet’in hep siyasal kimliği tartışılmıştır. Ancak bu eser, Nazım’ın sadece o kimlikten ibaret olmadığını kanıtlar. Destansı-epik anlatımın edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden olma özelliğini taşıyan eserde, yazar; tüm varoluşunu, acısını, sevincini, diyalektiğini harmanlayıp sunar. Kısaca Türkiye’dir bu eser.
5. Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
Ne yazık ki, listede kadın yazar bulunmamakta. Problem değil; çünkü bu roman burada. Her ne kadar romanın baş kişisi Raif Efendi gibi dursa da roman, Maria Puder’in romanıdır. Yani kadının romanıdır: Güçlü, edilgen olmayan, kendini tanımlayabilen, içgüdüsel kadın ama!
6. Anayurt Oteli – Yusuf Atılgan
Edebiyatımızda Eylül’ün melonkolik karakterleriyle başlayan bireyin iç dünyasını ve psikolojisini anlatma geleneği, Abdülhak Şinasi Hisar ve Peyami Safa’yla yetkin örneklerini vermiş ve Anayurt Oteli’yle doruk noktasına ulaşmıştır (Belki Huzur ki, o da listede bulunmakta). Zebercet adlı sorunlu kişiliği anlatan Anayurt Oteli, insanın bilincinde bulunan id, ego ve süper ego’yu otel özelinde yapısallaştırır. Şöyle ki id: tavanarası; ego: İkinci Kat, Süper ego: Giriş kat.
Kaynak: Alparslan Nas (S.Ü.)
7. Huzur – Ahmet Hamdi Tanpınar
Çoğu soruşturma ya da listede ilk 10’da olan Huzur, bu listede de kendine yer bulmuş. Romanın özelliği şu, bireyi toplum üstünden anlatmaktadır. Saatleri Ayarlama Enstitüsü için denilen her şey bu roman için geçerlidir. Tek fark, bu romanın, Ahmet Haşim’in “Melali anlamayan nesle aşina değiliz.” sözünün Tanpınar’da “Ben anlıyorum” olmasıdır.
8. Alemdağ’da Var Bir Yılan – Sait Faik Abasıyanık
Edebiyatımızda öykü hep üvey evlat muamelesi görmüştür; bu yüzden hep roman ve şiirden sonra anılır. Sait Faik ise öykünün yüz akıdır, bizim Çehov’umuzdur. Liste sırf onu unutmadığı için bile dikkate değerdir!
9. Yunus Emre Divanı
Hepimizin çok bildiği Yunus. Sözleri, atasözü; işleri, adettendir. Çok fazla klişeye girmek istemiyorum ama sadece şunu diyebilirim, bu millet hala ayakta durabiliyorsa Yunus gibi birkaç kişinin yüzü suyu hürmetinedir. Okunması gerekir, özümsenmesi de…
10. Aşk-ı Memnu – Halit Ziya Uşaklıgil
Dizisini ve üstünde dönen geyikleri bir kalem geçersek, şu an edebiyatımızda “roman” diye bir şeyden bahsediyorsak, bu roman sayesindedir diyebiliriz. Çok az bilinen bir şeyi dile getirmek istiyorum bu konuda, Oğuz Atay Tutunamayanlar’ı aslında bu romandan yola çıkarak yazmıştır. Nereden nereye… İnanmayan baksın: oğuz atay aşk-ı memnu
11. Kara Kitap – Orhan Pamuk
Şeyh Galip bir gün der ki, “en iyi eseri yazacağım”. Ve oturur Hüsn-ü Aşk’ı yazar. Bu listede ne yazık ki, o eser yok; ancak onun yerine, onu günümüze uyarlayan “kara” var. Renk üçlemesinin (Beyaz Kale, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı) ikincisi olan eser, mevleviliği, sorunlara adeta bir öneri olarak sunuyor. Pamuk’un Oryantalist bakış açısı herkesi sinir etse de, sırf edebi yönden bakılırsa aşmış bir eserdir. Özellikle “ya o da yazar mı?” diyip, bir eserini bile okumayan ahkam kesicilere şiddetle tavsiye edilir!
12. Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
Edebiyatımızın tartışmasız en çok okunan, en çok bilinen romanıdır. Bilmeyen yok, anlatmaya da gerek yok. Diyebileceğim tek şey şu, aşk güzel anlatılmış ama orada Anadolu da var. Tüm dar düşüncelere rağmen kadın’ın tek başına ayakta durması da var. Kısaca Anadolu’nun kadın devrimi var. Bu cumhuriyet sadece yasalarla değil; bu romanlarla da kuruldu!
13. Bereketli Topraklar Üzerinde – Orhan Kemal
Yaşar Kemal, İnce Memed’de köyü ne kadar iyi anlatmışsa Orhan Kemal de şehrin varoşunu bu kitapta o kadar iyi anlatmıştır. İflahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali’nın; yani ezilmişlerin romanı.
14. Kuyucaklı Yusuf – Sabahattin Ali
Sabahattin Ali, bu romanında Kürk Mantolu Madonna eserinden farklı olarak toplumu ele almıştır, Anadolu’yu. Saçma sapan bir sürgünde yazılmıştır çünkü. Ancak o saçma sürgün olmasaydı, biz bu esere sahip olamayacaktık. “Canım acıyor; öyleyse varım” mı dedi birisi!
15. Aylak Adam – Yusuf Atılgan
Günümüzün problemlerini taa 1959’da bilmiştir Aylak Adam. Onun için, Tutunamayanlar’la birlikte en çok okunan ve konuşulan romandır Aylaklığın kitabı. Yalnızlığın, amaçsızlığın, ‘tutamak’ bulamamanın ‘ABC’sidir bir bakıma. Şu kapital dünyada kendini adayacağın, aylaklığın karşısına çalışkanlığı koymak için 1 (bir) neden var mı acaba?
16. Yaban – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Cumhuriyeti Atatürk kurduysa, bunun felsefesini Yakup Kadri yazmıştır denilebilir. Bunu ben değil; kalem arkadaşları Halide Edip ve Reşat Nuri diyor. Romancıdan çok bir fikrin adamı olan Yakup Kadri, kurtuluş savaşı yıllarını anlattığı eserinde aydın-halk çelişkisine değinip bunu nasıl aşabileceğimizi söylüyor. Bu sorun hala güncel, ara ara dönüp okumak gerekir.
17. Dede Korkut Kitabı
Korkut Ata’nın kitabı, en büyük varlıklarımızdandır. Elimizde orijinal nüshası (Birisi Almanya Dresden’de; diğeri Vatikan’da) bulunmaması ise düşündürücü! Sandığınız kadar sıkıcı değildir ayrıca; adeta fantastik bir roman gibidir. Günümüz Türkçesine uyarlanmış hali bulunmaktadır.
18. Kendi Gök Kubbemiz – Yahya Kemal
Yahya Kemal’in bir eli Mallerme’da, bir eli Fuzuli’de; altında yer, üstünde “Kendi Gök Kubbesi”si vardır. Eğer şiiri çevirmek mümkün olsa, Dünya’nın en iyi 10 şairi arasında olurdu kuşkusuz. Ara ara şiir nedir diye aklınıza takılırsa, buraya bakmakta fayda var.
19. Seyahatname – Evliya Çelebi
Bugün kullandığımız atasözleri ve deyimlerin birçoğu buradan gelmektedir. İçinde mimari vardır, yemek tarifleri vardır, ilginç bilgiler vardır… Var oğlu vardır. Günümüz Türkçesine uyarlanmış hali de vardır. Okursanız, bayağı güzel ve faydalı bilgiler edinebilir, kültürünüze kültür katıp, sağda solda satabilirsiniz:)
20. Eylül – Mehmet Rauf
Edebiyatımızın en melankolik romanı olma özelliğindeki Eylül, sonbaharın ve iç sıkıntısının romanıdır. Yasak aşkı anlatan bu roman, listede kendine 20. sırada yer bulmuş!