https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Aynada aksini görmek gibi bazen yazmak .Gördüğün suretin sana ait olduğunu bilirsin ama afallarsın ya hani. Sonra incelemeye başlarsın ilk defa görmüş gibi. Şu çizgi ne zaman olmuştu? Şu yarayı kim açmıştı? Bu üç dikiş izim, bu beşyaşım, bu gençliğim…Pay edersin hepsini ve en sona bırakırsın kaz ayaklarını.
Yazmakta böyle bir şey aslında. Tecrübeyle yıkanıyorsun önce kelimelerle durulanıyorsun sonra. Bazen gözüne sabun kaçıyor o ayrı. Yakıyor, susmayı öğretecek kadar çok yakıyor hatta.Hiç konuşmadan meramını kelamına sığdırırken buluyorsun kendini.
Sıradan bir sabaha uyandığımda düşündüm  tüm bunları. Sahi uykuya yenik düşmekle  yeni güne uyanmak arasında direnen göz kapaklarımı ovuştururken ne çok şey geçmişti aklımdan. 
Aklımın hızına yetişemeyince kalktım yataktan. Geçtim aynanın karşısına. Birden, sarı fosforlu kalemle altı çizilesi gülüşlerin geldi aklıma. Bunu yazmalıyım dedim. Evet bunu yazmalıyım.  Avuç içi kadar mutluluğu yazarak çoğaltmalıyım. Hatta dizimde uyutmalıyım büyüsün diye. Belki ninniler söylemeliyim.
Suretimi seçememeye başladım sonra aynada. Nefesimden buğulanmıştı cam. Tam ortasından sıktığım diş macununu yerine bıraktım. Her şeye ortadan dalmıyorum aslında .Kahveyi orta içiyorum,  ekmeğin kenarını seviyorum. 
Aldım orta kahvemi elime ve geçtim her zamanki köşeme. Gramofona,babamdan aldığım eski plaklardan birini koydum. Açtım hicazı,düştüm mecaza.
Paragraf başı yapıp, ucundan yırttığım bir kağıda anlattım tüm bunları. Kırmızı kalemle de başlık attım umutları. İmla kuralları bizden yana olursa satır arasında buluşuruz belki. Tüm devrik cümlelere inat düzene sokarız her şeyi. Mecaza fazla düşmüştüm yine. Hicazın sesini kısıp plağı değiştirdim.
Elbet bir gün buluşacağız diyordu Zeki Müren. Bu böyle yarım kalmayacak diye ekledim içimden.  Yarım bıraktıklarım geldi aklıma. Tabağımda bıraktığım pirinç taneleri kadar çocuğum olur muydu sahiden ? Sahi ben hiç pilav bırakmadım ardımda. Terli terli soğuk su içmedim. Yüzümü yağmura dönmedim. Tüm yaptıklarımın ve yapmadıklarımın pişmanlığıyla, hiç yazılmamış bir mektup postaladım az önce. Şayet pişmanlık dolu,boş bir mektup yazmak istersen , bahçesinde hanımeli kokusu olan , köşedeki yedi numarada oturuyorum hala. Bil istedim.