https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Karnım hafiften şişiyor. Yiyip yattığın hamur işinin sabahki şişkinliği değil bu. Biranınşişkinliği değil.Alyansım günbegün nasıl girmez oldu parmağıma, ödemden. Yok, öyle de değil. Karnım hafiften şişiyor. Dikkatle dinliyorum onu. Dünya sessizce dönüyor ya. Akşam oluyor, sabah. Sabah oluyor, akşam. Öyle şişiyor karnım. Saat saat. Kendini fark ettirmeden. Bu kadar güzel bir olayı, dur tahmin edeyim, bu mucizeyi, nasıl böyle karamsar anlatabildin diyorsun. Günlüğümü okumuşsun. Güzel, aferim. Sana bu hakkı nereden bulduğunu sormayacağım bile. Eşler arasında gizli saklı olmaz diyeceksin. Ağzımı açtığımda, yine feminist saçmalıklara başladığımı söyleyeceksin. Dikilme tepemde, geç otur. İnsan gibi konuş benimle. Tamam, biliyorum kötü bir niyetinin olmadığını. Endişeleniyorsun. Hiç mi sevinmedim?İkimiz de istemedik mi, bir parçamız,yaşama sebebimiz, Allah’ın bir lütfu. Şimdi neden böyleyim?İlk hamileliğim değil bu, bilmiyormuşsun gibi sen de. Karnım hafiften şişiyor.Korkuyorum. Hırkamla üzerini kapatıyorum. Anında hata ettiğimi anlıyorum. Ne olursun başlama. Evet, ben de istedim onu ve halen istiyorum. O benim biriciğim. Bir sakin ol. Ne diye zıplıyor sinirlerin?Tabii, dinleme. Öylece dur pencerenin önünde. Beni aptal mı zannediyorsun? Susup şehri izlemeye dalacak kadar derin düşünebileceğine inanmamı mı bekliyorsun? Özür dilerim fakat bunu, bana acı çektirmek için yaptığını biliyorum. Seni dışarıdan alıkoyuyorum, affet beni! Evet, beni de arıyorlar kulüpten. Neden akşam yemeklerine gitmeyi bırakmışız? Kaç ay olmuş yüzümüzü görmeyeli? Hasta mıymışız?Sen de itiraf et. Kulübe kol kola girerken bakışları üzerimizde toplamayı, şarabımı yudumlarken boynumu izlemeyi özledin. Garson çocukların önünde saygıyla eğilmesini, arkadaşlarının masamıza uğrayıp olan bitenden seni haberdar etme gereksinimi duymalarını özledin. Karnım hafiften şişiyor. Sen bana bakma, çık gez, sizinkilerle buluş, kendinden feragat etme demiyor muyum? Beni evde nasıl yalnız bırakacakmışsın? İş gezilerine gittiğinde, gece mesailerine kaldığında başıma bir şey geldi mi? Hayır. Şimdi bu mucize bir sakatlık mı, özür mü de beni yalnız bırakamıyorsun? Yine kötü kötü konuşmaya başlamışım. Ondan böyle bahsetmemem gerekiyor, doğru. Fakat bağırarak beni anlayabileceğini mi düşünüyorsun?Bir kere kendini düşünmeden, samimiyetle sorsan: Neden? Çünkü korkuyorum. Çünkü o benim biriciğim. Kimselere göstermem onu. Kimselere göstermem. Korkuyorum, ya ölürse? Bırak, şimdi mi aklına geldi sarılmak? İlk hamileliğim değil bu, bilmiyorsun gibi sen de! Karnım hafiften şişiyor. Ya yine ölürse? Rüyalarıma giriyor. Öncekinde fark etmemiştim karnımın hafiften şiştiğini. O yaz Metin’letatile gitmiştik, Amerika’ya. Düşünebiliyor musun? Bir aptal gibi kanyonları boydan boya yürüdük, o koca dağa tırmandık. Çok yordum kendimi. Dönüş yolunda da kaybettik onu. Nasıl keskin bir acı. Nasıl keskin bir soğukluk. Şimdi seninle de böyle mi olsun istiyorsun? Hayır, çıkmayacağım dışarı. Sancım gelene kadar salonda böyle oturacağım. Bu kanepede.Tam bu kanepede doğuracağım onu. Çekil git başımdan artık. Bozacağım ağzımı!