https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Ullamalitzli bir milattan öncesi tarihlere kadar dayanan bir orta Amerika ve Aztek oyun/savaş-savunma şekli. Aslında Asya’nın yin-yang anlayışıyla çok benziyor. Oyun yani Ullamalitzli; gece ile gündüzün, karanlık ile aydınlığın, savaş ve barışın kavgası.

Sevgiyi ve birlikteliği içinde sakladığı gibi ayrılığı ve hüsranı da içinde zıtların birlikteliğine katıyor. Öykü yazarı sevgili İlknur Demir öyle güzel bir metafor oluşturmuş ki bu oyunla “Kırık’la” ilerleyen iç kırıklıkları ince bir sızıyla yayılıyor içinize.

Olağanüstü garip olaylar yerine dünyanın olağan hallerinden bahis açıyor. Yetimlikten, öksüzlükten, sevgiden ve tabii ayrılıktan. Sevinç ve kederden de. Sıcacık bir çayın mutluluğundan da! Sade minimalist yaşamlardan. Kederin ahbaplığından da. Gece ve gündüzden. Ve tabii aydınlık ile karanlıktan. Söylemeden geçmeyelim umut en başta. Hepsini bir çırpıda sığdırıvermiş güzel öyküsüne.

Zaman doğrusal değil öyküde. Döngüsel ilerliyor. Bu teknik bizlere gizemli bir okuma sunuyor. Ayrılığın kabullenilişi öyle doğal ki! Okuyucu hayran kalıyor. Anılardaki yolculuk ise epey azaplı.

Okuduklarım beni Aslı Erdoğan’ın “Kabuk Adam” kitabından şu satırlara götürdü; “Korkmadığını söylediğin şeylerden korktuğuna eminim. İstemediğini söylediğin şeyleri de çok istiyorsun. Umutsuzluk değil seninki, sadece bıkkınlık. Yaşayan herkesin umudu vardır.

İşte öykü umuda uzanan yolda biraz da bıkkınlıkları koyuyor okuyucunun önüne. Silkinişi çağırıyor ama bir yanda da bu orta Amerika oyunuyla.