Şimdilerde yine açıldık. Kapanmışlığın bizleri çok boğduğunu düşünsek de, aslında içe dönüşümüzün tatlı rehavetine ve ben’lerimizle olan yakın ilişkimize alışmıştık.
“Yalnızlıkta, insan kendisiyle bir başınadır, oysa tek başınalıkta kendisiyle birliktedir” der Lars Svend sen, Yalnızlığın Felsefesi adlı kitabında. Yalnızlığın çağrıştırdığı bir başına kalmışlık, üzücü ve belki de acınası iken; tek başınalığında kendinle birlikteyken yarattığın dünyan bir şölene dönüşebilir. Tek başınalığın yarattığı ihtişamlı alanın bir kez içine girdin mi ayak basmayabilirsin başka bir coğrafyaya artık. Kendinle dans edeceğin koca bir salon ve her dans salonu gibi aynalarla dolu. Ritmine kapıldığın valsin dönüşlerinde çarpıp durduğun benliğin ve sen. Ne kutlu bir şölen!
Tek başınalık evreninde kimsenin eşlik etmediği saatlerin, yapmak isteyip de yapamadığın her şeye yeter olur. Beynini meşgul edecek cümleler girmemiştir kulaklarından. İnsanoğlu çok cümle kurar çünkü. Yayından fırlayan sabırsız oklar gibi dağıtır sağa sola, isabet edeceği yeri ve yol açacağı tahribatı düşünmeden. Kulağını tırmalayan, kalbine batan, içinde fırtınalar koparan, anlamsızlığında boğulduğun bütün o cümleler yoktur. Ne rahatlık!
Ne yaparsan yap yargılanacağını bilmek, bir çeşit maskeyle dolaşmana, kılık değiştirmene sebep olmaktaydı ya… Tek başınalığında kendinden başka hesap vereceğin kimse yoktur. Köşe başlarında bekleyen meraklı gözler olmadıkça kendin olmak. Ne özgürlük!
Aslında tek başınalığımızın kıymetini anlamak için bizden başkalarına ihtiyaç duyarız. Bazı danslar var ki tek başına edilmiyor. Bazı tatlı cümleler var ki kendi kendine söyledin mi gönlünü aynı şekilde okşamıyor. Bazı hesaplar var ki, başkaları olmadan, onların aslında hesap verilecek şeyler olmadığı anlaşılmıyor! Verilecek bir hesabım varsa kendime, nasıl diyebilir ki tek başınalığında kendini çoktan yargılamış ve hesaplarını kapatmış olmadıkça insan…
Olav H. Hauge’nin şu dizeleri anlatsın o zaman buyaman çelişkili halimizi: “Tatlıdır, tek başınalık başkalarına dönüş yolu açık kaldıkça. Sonuçta, kendin için parlamazsın.”
Kaynak: Yalnızlığın Felsefesi/ Lars Svendsen- Redingot Kitap- 2018