https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Doğduğunda Eric Arthur Blair adını alan George Orwell (d. 25 Haziran 1903, Motihari, Bengal, Hindistan – ö. 21 Ocak 1950, Londra, İngiltere) (kullandığı bir diğer takma isim H. Lewis Allways’tir.) bugün bir ulusun ileri görüşlü vicdanı olarak anılan İngiliz romancı, denemeci, eleştirmen ve gazetecidir. Sürükleyici olduğu kadar dehşet verici romanları ve etkileyici denemeleri dünyanın dört bir yanında okunmaya ve konuşulmaya devam etmektedir. Hindistan’ın kast sisteminden nasibini alan Orwell,Bengal’de sahipler sınıfında doğmuştur. Babası Hindistan kamu hizmetinde çalışan küçük bir İngiliz memurken Fransız kökenli annesiyse Burma’da (Myanmar) başarısız bir tik tüccarının kızıydı. Onların tutumları, Orwell’in daha sonra adlandırdığı gibi, sosyal statü iddialarının gelirleriyle çok az ilişkisi olan alt-orta sınıf insanların “topraksız soylu” tutumlarıydı. Bu nedenle Orwell,yoksul bir züppelik ortamında yetişmiştir. Ailesiyle birlikte İngiltere’ye döndükten sonra, 1911’de Sussex sahilinde, Eastbourne kentindeki Aziz Cyprian Erkek Okulu’na gönderilmiştir. Burada diğer çocuklar arasında yoksulluğu ve entelektüel dehasıyla ayırt edilmiştir. Asık suratlı, içine kapanık, buna rağmen şakacı ve eksantrik bir çocuk olarak tanınmıştır. Çok sonraları yazdığı melodramatik deneme Such, Such Were the Joys‘a ilham kaynağı olan bu okulu ve sahiplerini “korkunç, her şeye gücü yeten canavarlar” olarak nitelendirdiğinden deneme o dönemde yayımlanamamıştır. Ölümünden sonra, 1953’te basıldığında o yılların sefaletini anlattığı bir otobiyografik deneme olarak kabul edilmiştir. Orwell, hayatı boyunca gittiği okulların çoğundan hoşlanmamış ve hatta Hindistan İmparatorluk Polisi’ne katılmadan önce devam ettiği okuldan atılmıştır. Yazarın çeşitli biyografileri, başını çeşitli derecelerde belaya sokan şakalar yaptığını anlatır. Bunlar arasında kasabanın bilirkişisine ölü bir fare göndermek, okul müdürü hakkında şarkılar uydurmak ve gazetelerdeki ilanlara yalan yanlış cevap vermek de vardır.

Orwell, İngiltere’nin önde gelen iki okulu Wellington ve Eton’dan ayrı ayrı burs kazanmış ve ilkine kısa bir süre devam ettikten sonra 1917’den 1921’e kadar kaldığı Eton’da eğitimine devam etmiştir. Aldous Huxley hocalarından biriydi ve ilk yazılarını Eton’da üniversite dergilerinde yayımladı. Öldüğünde yedi farklı dil (Yunanca, İspanyolca, Latince ve Almanca dâhil) konuşabildiği bilinen Orwell’in Fransızca’yı Huxley’den öğrendiği söylenir. 1922 yılında ise ani bir kararla Hindistan İmparatorluk Polisi’nde bölge müfettiş yardımcısı olarak Burma’ya giden Orwell, birçok taşra istasyonunda görev yapmış ve ilk başta örnek bir imparatorluk hizmetkârı olmuştur. Bu sırada akıcı bir şekilde Birmanya dilinde konuşmayı öğrenmiştir. Ancak çocukluğundan beri yazar olmak isteği ve Burmalıların İngilizler tarafından kendi iradeleri dışında yönetildiğini fark etmesiyle sömürge polisi olarak oynadığı rolden giderek daha fazla utanç duymuştur.Yaşadıklarını ve imparatorluk yönetimine tepkilerini Burma Günleri adlı romanında ve Bir Fili Vurmakdenemesinde anlatmıştır. Orwell’in İmparatorluk polisliği yıllarına ilişkin bir diğer söylenti ise eklemlerinin her birine küçük dövmeler yaptırdığıdır. Dövmeler basit, küçük mavi şekillerde ve yuvarlaktır. Dövmeleri neden yaptırdığı tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı araştırmacılar dövmelerin, yaptıranı vurulmaktan koruduğunu öne süren Birmanya batıl inancının bir parçası olduğuna inanmaktadır. Diğer yazarlar ise Orwell‘in bunları diğer askerler arasında öne çıkmak için yaptırdığına dair farklı bir teori ortaya atmaktadır.

1927 yılında İngiltere’ye izne gelen ve bir daha Burma’ya dönmeyen Orwell, 1928’de imparatorluk polisliğinden istifa etmiştir. Birmanya’da geçirdiği süre boyunca kast sistemini aşamamanın verdiği suçluluk duygusuyla Avrupa’nın yoksul ve dışlanmış insanlarının yaşamını anlamaya kendini adamıştır. Yırtık pırtık giysiler giyerek Londra’nın Doğu Yakası’na gitmiş ve ucuz pansiyonlarda işçiler ve dilenciler arasında yaşamış; bir süre Paris’in varoşlarında kalmış ve Fransız otel ve restoranlarında bulaşıkçı olarak çalışmış; profesyonel serserilerle birlikte İngiltere yollarını arşınlamış şerbetçiotu tarlalarında çalışmak için yıllık göçlerinde Londra varoşlarındaki insanlara katılmıştır.Orwell, Paris ve Londra’da geçirdiği süre boyunca iki şehrin en yoksul bölgelerini araştırmıştır. Bir keresinde bilerek tutuklanacak kadar sarhoş olup hapishane ve yoksulluk hakkında bilgi edinebilmiştir. Çok fazla içip ardından tutuklanmasına neden olan bir olay çıkarmıştır. Serbest bırakılmadan önce gözaltında sadece kırk sekiz saat geçirmiş olmasına rağmen gerçek olayların kurguya benzer bir şekilde yeniden düzenlendiği Down and Out in Paris and London için malzeme sağlamayı başarmıştır. Kitabın 1933’te yayımlanması ona ilk edebi tanınırlığını kazandırmıştır.Orwell’in ilk romanı Birmanya Günleri (1934), baskıcı ya da dürüst olmayan bir sosyal çevreyle çelişen hassas, vicdanlı ve duygusal olarak yalıtılmış bir bireyin tasviriyle sonraki kurgularının modelini oluşturmuştur.

Orwell‘in emperyalizme karşı duyduğu tiksinti, yalnızca burjuva yaşam tarzını kişisel olarak reddetmesine değil, aynı zamanda siyasi olarak da yeniden yönlenmesine yol açmıştır. Önceleri kendisini anarşist olarak adlandırmış ve bunu birkaç yıl boyunca sürdürmüştür; ancak 1930’larda kendisini sosyalist olarak görmeye başlamasına rağmen kendisini komünist ilan etmeyecek kadar özgürlükçüydü.Orwell, İspanya İç Savaşı döneminde İspanya’da yaşamış ve Franco’ya karşı savaşmıştı. Çatışma hakkında yazmak niyetiyle 33 yaşında İspanya’ya gelmiştir. Ancak kısa süre sonra savaşa katılmış ve faşizme karşı Cumhuriyetçi milislerin bir parçası olmuştur. Savaşırken boynundan vurulmuş ve vatana ihanetle suçlandığında karısıyla birlikte ülkeyi çoktan terk etmiştir. Hatta bu dönemle ilgili olarak Katalonya’ya Saygıkitabını yazmıştır.

Orwell askerlik hizmeti için reddedilmiş ve bunun yerine İngiliz Yayın Kurumu’nun (BBC) Hindistan servisini yönetmiştir. En istikrarlı işlerinden biri BBC radyosunda bir haber programı için radyo yorumculuğu yapmak olmuştur. BBC’den 1943’te ayrılmış ve İngiliz İşçi Partisi lideri Aneurin Bevan‘a bağlı sol kanat sosyalist bir gazete olan Tribune‘ün edebiyat editörü olmuştur. Bu dönemde Orwell üretken bir gazeteci olarak çok sayıda gazete makalesi ve eleştiri yazmasının yanı sıra Charles Dickens ve haftalık erkek dergileri üzerine yazdığı klasik makaleler ve İngiltere hakkında yazdığı bir dizi kitap gibi ciddi eleştiriler de kaleme almıştır.

1947 yılında İskoçya’da yaşarken ve bir yandan 1984’ü yazdığı dönemde, Orwell bir tekne gezisinde neredeyse boğuluyordu. Oğlunun yanı sıra bir yeğenini de yanına alarak ülkenin batısındaki Corryvreckan Körfezi’ne açılmış ve dünyanın en büyük üçüncü girdabının olduğu yerde, küçük tekne alabora olmuş ve şans eseri herkes kurtulmuştur.

Orwell, 1949’da İngiltere’deki Dışişleri Bakanlığı’na komünist davayı gizlice ilerletmeye çalıştığına inandığı sempatizanların isimlerini içeren bir liste göndermiştir. Bu kişilerin oluşturduğunu düşündüğü tehdit hakkında hükümeti bilgilendirmenin bir vatandaş olarak görevinin bir parçası olduğuna inanmasına rağmen isimlerin çoğu muhtemelen masum kişilere aitse diye de endişelenmiştir.

İkinci Dünya Savaşı başladığında, Orwell, Rus Devrimi’nin Joseph Stalin tarafından ihanete uğramasını konu alan politik bir fabl olan Hayvan Çiftliği’ni 1944 yılında bitirmiştir. Kitapta bir grup çiftlik hayvanı, sömürücü insan efendilerini devirip kovalıyor ve kendi eşitlikçi toplumlarını kuruyordur. Sonunda hayvanların zeki ve gücü seven liderleri domuzlar devrimi yıkıp esaretleri eski insan efendilerinden bile daha baskıcı ve kalpsiz olan bir diktatörlük kurarlar. Bu da kitaptaki o meşhur sözün karşılığıdır: “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.”Orwell ilk başlarda bu küçük başyapıt için yayıncı bulmakta zorlansa da Hayvan Çiftliği onu ünlü ve ilk kez zengin yapmıştır. Başta bu kitapta olmak üzere kitaplarında geçen bazı kelime ve tabirleri Orwell türetmiştir. Bunların en iyilerinden biri olan “Soğuk Savaş”, 1945 yılında yayınlanan “Siz ve Atom Bombası” adlı denemesinden alınmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya atılan bombalardan kısa bir süre sonra yazılmış ve ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki çatışmayı ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Orwell‘in eserleriyle bağlantılı olan diğer kelimeler ise “hafıza deliği”, “Orwellian“, “Big Brother“, “düşünce suçu”, “doublethink” ve “düşünce polisi”dir. Özellikle “Büyük Birader seni izliyor,” sözü modern siyasi suistimaller için atasözü hâline gelmiştir.

Orwell,Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ün son sayfalarını, Hayvan Çiftliği‘nden elde ettiği gelirle satın aldığı Hebridean adasındaki ücra bir evde yazmıştır. Ocak 1950’de Londra’da bir hastanede tüberküloz nedeniyle yatarken çalışmış ancak daha sonra olumsuz yan etkilere yol açan bir ilacı kullanmaya çalışması sonucu ölmüştür.

Bugün birçok başarılı roman, deneme ve eleştirisinin yanında başarılı üslubuyla da andığımız George Orwell edebiyat tarihinin öngörülü hiciv ustalarından biri olarak daha uzun yıllar okunacaktır.

 

Kaynakça

  1. https://www.britannica.com/biography/George-Orwell
  2. https://www.mentalfloss.com/article/546150/facts-about-george-orwell