https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

“Belki” her şeyin başlangıcı, bir çeşit umut insanın içine inceden dolanı. “Belki”, bir kapı aralığından süzülen ışık hayatın içine, diline dolalı Üsküp türküsü, beline dolalı,eyerine sarılı kuşağın püsküllüsü.

Belki coşturan bir kamçı, hızlandıran bir ıslık içindeki atı. Savrulurken yeleleri, belki diyerek koşan bir at,ayağında eksik nalları, bilmem kaç ayağı var?Bilinmez…Yalnız birinallı. Kanıyor biri hariç ki yalnızca o nallı! Kanayan ayakları,içine açılan pencerelerken,el âleme açtığı en görkemli penceresi çivilerle nallı.Tek nalına sıkı sıkıya tutunuyor, boyuyor rengârenk, çivileri altından, gözünü kamaştırıyor bakanın. Diğerleri kanıyor durmadan, keşke dursaydı demek yerine “belki” duracak diyor. Kuşağı beline sarılı bir Anadolu kadının avazı: “yaşamayasıca belki!şu umut olmasa ya içindeki.

Bu umudun peşinde savruluyor, durmuyor, koşuyor tek nallı at, nallarının kaçı eksik bilmiyorda güveniyor tek nalına. Etrafı dolu nalsız at, ahhh sende var yalnızca bir tane, tek nallı at! Koşuyorsun soluksuz, içine içine kanayan ayaklarına bakmadan evcilleştirmek istiyor seni birisi, dışarıda parlayan altın çivili nallarını örtmek istiyor öteki, örtün diyor nalsız at!Parlama, arnavut kaldırımında şakıma, nalsız ayaklarınla bas, nallı ayağını bağrına as.

Kanamaları sürüyorsa koştukça, kaç organına zarar verdiğini göremiyorsa tek başına kanaya kanaya,biri gelip içine bakıyorsa açık penceresinden, kanıyor diyorsa, kanadığını biri duydu diye kalbi çarpıyorsa hızla… Hızla…Kanamasını umursamıyorsa nalsız ayaklarının…İçinin sesinden kurtulamıyorsa, dışının uğultusuna doğru koşuyorsadört nala, sesler peşindeyse sürekli, kurtulmak için sesten daha hızlı ışık var bilincindeyse atom fiziğinin,ancak ışık değilse, olamadıysa bir foton tanesi, seslerin önünde asla koşamayacaksa elinde değil, ayağında kalantek nalıyla…

Ama asla duramıyorsa, karanlık bir kuyuda tek başına koşan bir atken, bilinmeyen bir“t” anında nerde olduğunu kesin bulamayacağından eminse kuantum kimyasına bulaşmışken, ille de arıyorsa kara atı, karanlık değil de zifiri karanlıksa, bulamayacağını bildiği hâlde “belki”dediğindendir tek nallı at! Koşmaya devam etmek için kendi kendini kamçılıyorsa, kanayan ayakları yerine bir de bedenini kanatıyorsa, farkındaysa ve umursamıyorsa dişine taktığı canını, taşıdığı canın canlılığına inanamıyorsa, ille de hep şüpheci kalıyorsa “belki” dediğindendir.

Hala belki diye diye koşuyorsa, üzerine bir de bir gün diye yalancı bir umut ekliyorsa ve hiçbir gerçek bu yalancı umuttan daha güzel değilse…

Kaldığı kuyuda aradığı atı henüz bulamadıysa, tek nallı at oysa, içinden nal sesleri yükseliyorsa, içinde atlar varsa ayakları nallı, tozu duman katıyorsa koşa koşa her defasında sil baştan, yüzlerinin yalnızca yarısı varsa içindeki atlarınve diğer yarılarını bulmaya ömrünü adadıysa,

Lohusaların rüyasına giren “al karıları” binmişse o atların üzerine, çatlatana kadar, terlete terlete koşturuyorsa içindeki atları, durduramıyorsa onları, koşup boynuna sarılacak kolları yoksa ayakları varsa sayısı bilinmez ama yalnızca birisi nallı…Kan oturmuş,yeleleri  dolanmışboynuna, bir an dursa koşamayacaksa, kamçısı olmuşsa yeleleri…Durmasın koşsun o at, kaç defa nalsız bırakmış onuhayat, durmasın övünsün: bir ayağı var nallı, çivileri altından tırnağı yerine etine çakılı