Unutulanla bize seslenen Oğuz’a, tüm içtenliğimizin aslında insan olarak saklandığımız küçük kar küresinin bizi büyülediğinden kaynaklandığını söyleyebilir ve belki de sevmeye devam edebilirsin. Edebiliriz!
Eğer bir mektubu göndermemek aşk işareti olabiliyorsa, bir mektup almak aşkın bittiği anlamına mı gelir?
Ah Nina…Onu duyumsuyorum;’’Temiz bir yürekten kopan bir çağrıda neden bir keder tınısı duydum, neden acıyla burkuldu yüreğim? Eğer bir gün hayatım sana gerekecek olursa gel ve al onu.’’
Kadıköy Belediyesi ve Attilâ İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı iş birliğiyle, 10 Ekim 2018 Çarşamba akşamı 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenecek etkinlikle anılacak.
Ne olsa kitabı, Tepebaşı dükünü ve okuyucuları yansıtabilir bilmiyorum. Onu okudukça hissettiğim hiçbir yerde bulamayacağım o sıcak, samimi ve sanki beni bana anlatmak için kaleme aldığı yazıları.
Alabildiğine riyasız ve açık yürekli. Aklın ve deliliğin sınırlarında psikiyatri kliniklerinde gezinirken üzerine zorla giydirilmeye çalışılanları reddetti. Tıpkı ömrü boyunca tüm otoriteleri reddedeceği gibi.
Eski usul bir güncenin ifşasıdır bu, mahremimdir. Akıl düşümü, ruh üşümesi, gönül çarpıntısıdır. En nihayetinde matbu bir hayata girizgâhımdır; yazmaya başlamama sebebe ithafımdır ve tüm anlatamadıklarıma.
Çocuk ve savaş kelimeleri yan yana durabilir mi? Peki ya şu çocuk kelimesi on altı yıllık yaşama ne kadar acı sığdırabilir? Bilmiyorum; bilemiyorum. Savaşı yaratan insan, neden içini öldürme güdüsüyle doldururken, çocukluğunu görmezden gelir?
Kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı. Loto’nun çıkma ihtimalini, aşık olunacak insanla tanışma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini içinde barındıran o sihirli sözcük: Yarın.
Zweig iç dünyasında yaşadığı duyguları yapıtlarına başarılı bir şekilde aktaran, özgürlüğüne son derece düşkün yazardır. Umut, onun için yaşamın vazgeçilmez kaynağıdır.