Sonbahar soğuğundan korunmak için girdiğim mavi küçük kitapçıda tanıştım Müzeyyenle. Arkalara saklanmış olsa da bulunduğu yerden duru güzelliğiyle dikkatimi çekmeyi başarmıştı.
Dünyaca ünlü bir sanat okulunu getirin gözünüzün önüne. Bir yazar, bir dansçı veya bir ressam olduğunuzu düşünün şimdi de. Yeteneklisiniz, alanınızda daha iyi olmak istiyorsunuz; ancak ne yapmanız gerektiğini bilmeden çaba harcıyorsunuz.
İnsanların gürültülü dünyasından çok uzakta bir yerdeyiz:ormanda.Etrafımızda kökleri toprağa sıkı sıkıya bağlı binlerce ağaç… Ve biz insan olarak değil; Hasan Ali Toptaş’ın yarattığı büyülü evreninde büyüklü küçüklü ağaçlarız.
Şehirlilerin zorunluluklarını ve yaşayışlarını bir acziyet olarak görüyor Yusuf. Hiç kimseyi konuşmaya, arkadaşlık kurmaya değer görmüyor. Hatta Salahattin Bey’i çok sevmese onu bile dikkate almaya değmez biri olarak görüyor.
Şiddete karşı ve mülkiyetin kaldırılmasından yana olan ödünsüz ve akılcı yeni bir ahlakın savunuculuğunu üstlenen Tolstoy, hayatını ve düşüncelerini uzlaştıramama dramını yaşadı.
Latife Tekin’in iki yeni romanı yayımlandı: Manves City ve Sürüklenme. Aynı anda yayımlanan bu iki romanının ardından yazarın tüm kitapları Can Yayınları etiketiyle raflarda olacak.
Albert Camus kitabında sanki okurun elini tutup bütün hollanda sokaklarında gezerek öğüt verip sonra da evine bırakıyormuş hissi yaratıyor. Çünkü sürekli bir ikinci kişiye anlatış tarzı bulunuyor.
‘’Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşını verdiği bir dünyada, ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı? ‘’
Bir insan içinde kaç kişiliği birden yaşatabilir? Hissettiğiniz tüm duygular birbirinden ayrılıp, farklı kişiliklere bürünebilir mi? Yaşadığı acıları, korkuları,nefreti unutabilmek ve hayata tutunabilmek için, kaç karaktere bölünebilir bir insan?
Sorgulatıcı, düşündürücü, dokunaklı; zaman zaman yerici ve iğneleyici anlatımıyla okuyucuyla alay etmekten hoşlanır Leyla Erbil. Sözcükler şiirsel söyleme dönüşür âdeta, mensur şiir tadında şiirsel anlatılar çıkar karşımıza.