Sait Faik, Türk öykücülüğünün en büyük ustalarının başında gelir. Her öyküsü bize öykünün nasıl yazılması gerektiğini kavrattığı gibi sıradan insanlarında öykü malzemesi olabileceğini hatırlatır. Asıl gücünü de buradan alır sanırım.
Bazı kitaplar vardır isimlerindeki ritim kendine çekiverir insanı “Moderato Cantabile* ” da böyle. Kitabın ritmi okumaya başlayıp bitirdiğiniz ana kadar size eşlik ediyor.
Rahime Sarıçelik, Fransa ve Türkiye arasında gidip gelen “Kimliksiz Öyküler”de, toplumsal cinsiyet kavramını, hayatı soruşturuyor.
Düşünen,sorgulayan,fikir üreten ve hayata böyle tutunan insanlar omuzlarına yük alarak yaşarlar hayatta.Ve bu düşünme hali her zaman yaşamı zorlaştırır.İşte bu kitap böyle bir zamanda karşıma çıktı benim.İnternette kitap seçkilerine bakarken.
Kitabın özgün adı “Der Papalagi”.Samoa’da yaşayan yerlilerin beyaz insana verdikleri ad.Kitabı;bu kabilenin reisi Tuavii’nin sesinden dinleriz.Şöyle der Tuiavii;Papalagi göğü delen anlamına gelir.Samoa’ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti.
“GÖKKIR’IN BAHAR DANSI” yazarın ilk öykü kitabıdır. Yazar, çocukluğundaki bir kuzusu ve bir tazısı ile olan dostluğunu anlatarak başlar öykülerine. Aralarındaki çocukça duygusal bağlılık, bir bardak pınar suyunun berraklığındadır.
Rus edebiyatının büyük ustalarından Anton Çehov’un evlilik kurumunu masaya yatırdığı yapıtı “Üç Yıl”, İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisi’nde yerini aldı.
Zülfü Livaneli’nin yeni kitabı ‘Gölgeler’de edebiyat tarihimizin önemli isimlerinin müstearları bir araya gelip uzun bir öykü anlatıyorlar.
”Aşk Seninle Güzel” Türkiye ve Almanyada ki raflarda yerini aldı.
Japon edebiyatını ben HarukiMurakami ile tanıdım ve sevdim.İki ülkenin iki Asya ülkesinin ortak yanlarını onunla keşfettim.Terk fark onlar daha sakin bir yaşamı severken bizim halk olarak hareketi sevmemiz sanırım!