Bu gece otuz beşinci yaş günüm. Ne demiş Cahit Sıtkı Tarancı: “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız…
Hava birden soğuyup, bir haftadır durmadan yağmur yağınca, sokaklar iyice boşalmıştı. Salonunun penceresinden silik bir silüet halinde seçebildiği Kız Kulesi…
“Seni görüyorum yabancı!” “İçinde gittikçe büyüyen bir açlıkla dönüp dolaşıp bana geliyorsun. Sonra bir ürperti yalıyor tenini. Korkulu, serin ve…
Mutluluk. Mevsimsel alerji dedi aile hekimi, bir de faranjit: bir ton ilaç, sprey, gargara. Kırmadı, yazdı, boyun-beyin için kuvvetli bir…
Bana yalan söyle. İzin veriyorum. Bu özgürlüğü hak ediyorsun. Beni atlatma, kandırma çabanı görüyorum. Gençliğine saygım sonsuz. Anne olmayı bilmiyorum….
Deniz Hastanesi’nde. Şişhane’ye yirmi dakika sürüyor yürüyerek. Minicik evimiz. Sığdırıyoruz kendimizi adımlarımızı küçülterek Kevser’le. Kahırlanmak çare değil. Taşınmak için kredi…
Biz balkonda oturuyorduk Memur Bey. Eşimle birlikte. “Eski mi deseydim acaba? Neyse ne, sanki ben biliyorum da ne olduğumuzu” Hava…
Bugün hava çok rüzgârlı. Hani sen hep derdin ya, “Saçların yine çok uzamış, baksana rüzgârdan karman çorman olacak” Ben de…
Gün öğlen vakti ışıl ışıldı. Göğün kuzey batısında, öbek öbek kararıp aydınlanan bulutlar nisan yağmurunun habercisiydi. Sandalyesini alıp bahçeye çıktı….
elinde bir zarf, yüzü gergin belli ki önemli bir evrak taşıyor bu sefer, kollarını sallamadığına göre. belli, endişesini gizlemeye çalışıyor…