Sana “yürüyüşe çıktım” notu bırakamadığım için kusura bakma. Bir mektupla gittiğim için de. Ama emin ol böylesi daha iyi. Emin olmasan da yapacak bir şeyin yok. Çünkü filmlerdeki gibi, sen bu satırları okurken…
Hız bize zamanı kazandırdı belki ama bizden duyguları çaldı, o yüzden yavaşla ey insan, yavaşla ki kalbin nefes alsın ve umudun yeşersin o iklimde.
Neye hazırlandıysam adeta bir bomba gibi elimde patladı, sanki hayallerim evrenin prizine kalem sokuyordu da birden fırtınalar çarpıp vuruyordu hayallerime.
Dizimle bileğim arasında boğuluyorum günlerdir /
Kimse anlamıyor gerçeği, ben anladıklarımdan korkuyorum /
Halının altı öyle kabarmış ki, altındakilerle başa çıkamıyorum /
Annem çok temizlik yapmaların kadınıdır.
“Bir de Gökay’a görün istedim, ne kaybedersin.”
(Kazanacağım bir şey yok.)
“Amerika’dan yeni geldi Gökay, orada aldı uzmanlığını.”
(Bana ne!)
Güvela gözlerinle çıkıp geldin
Yüzünü güldürdün yalnızlığımın, şükür.
Çiçekler doldu bahçelerine kalbimin
Şehir hüzün /
Şehir rüzgar /
terk edilmeye yakın.
İçinde, kendimi tutsak ettiğim bir sokakta öylece kaldırım taşına oturmuş hiçlikle savaşıyordum. Bütün sokak sesliydi ama ben tüm sesleri kısmıştım.Nasıl yapabildiğimi sorma! İşte bu sessizliği bir solukta ta içime çektim.
Allah belasını versin o Doğan’ın da kızının da. Yeter artık! Sanki liseyi bitirir bitirmez mikazandı üniversiteyi. Kaç yıl gitti dershaneye. Ben bir yıl olsun gitmedim.En ucuzuna bile.Anlamamam bundan matematiği.
Güneşin doğduğunu bilemezsin, battığını da /
Kapını çalar çalar durur /
Her tıklatışı bir umuttur.