Dudaklarımda aşkın ilahisi, Senin için söylüyorum. Sen kalbimdeki dua, Sen kalbimdeki yara, Kapanmadıkça bu yara, Düşmeyecek dudaklarımdaki, Aşk ilahisi, Kalbimdeki…
Daralıyor senin olmadığın gemilerde ruhum Islak saçlarım nasıl da kayığına bayrak oluyor Hep merak ettim gözlerin hangi ışığı saklıyor Ortancalar…
Bir bahardı Bahar karşılamak isteyen… Şebnem kadar berrak saydam Müge kadar narin/ak Yalın bir ses… Büründüğü his doğduğu günden Dünden…
Özgürlüğe susamışlara Sıska bedenimden, uzattığım ellerimin üzerinde yılların yaşanmışlık mührünü basmış kahve renkli lekelerimle, Sonsuz maviliklerdeki beyaz bulutları topladım… Yıldız…
Aiaie’nin kumlu cadısı Kirke, Bir yaz akşamında veda ediyorum senin ölümle mayalanan ölümsüz ruhuna Ölüm bir sarmaşık mı Daha doğduğumuz…
Kirpiklerim tel tel ayrılıyor Kopuyorum uykunun koynundan İçimde geceden kalma bir huzursuzluk Düşünüp sıkmışım yine canımı, dişlerimi, ellerimi… Ayılıyorum yavaş…
Hücum edin siz sokaklara Koşun, kaçırmayın kalabalıkları Ahlak adına cezalandırın Düzen için saldırın Yakın,yıkın Bana ne! Pencerenin önünden bakarım…
Parmak uçlarımdan dağılıyor toprağın köklü felsefesi Yüreğimin sorgusunda büyüyor alnımdaki çizgiler Elemli ucuz şaraplar kıyamet alameti gibi Ayaza oturmuş…
Bir his var…
Gizli gizli yazdığım akşamlardan hallice;
Hissedememenin korkusu var üzerimde.
Olur da bir daha gülemezsem,
Öpemezsem,
Bir geyik başı süslüyor şöminenin üzerini
ızdırabın kızgın çıtırtısı
anlamsız bir zevkin doruk noktasında
insanlığın acımasız duruşu
kötülükler sarmış bedenleri
ruhlar ağlamaklı şaşkın